Tebliğname No : 11 - 2010/328165MAHKEMESİ : Aydın 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/04/2010NUMARASI : 2009/416 (E) ve 2010/172 (K)Suç : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, katılan şirketten satın aldığı mal karşılığında vermiş olduğu suça konu Garanti Bankası Muğla Şubesi'ne ait 30.08.2007 keşide tarihli 19.500,00 TL bedelindeki çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı gerekçesi ile başlatılan soruşturma kapsamında savunması alınan sanığın Cumhuriyet savcısı huzurunda, çek hesabı sahibi olan V.. Proje Taahhüt Sanayi Limited Şirketi'nin yetkilisi olmadığı halde çeki keşide ettiğini söylemesi üzerine resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasının yargılaması sırasında istinabe ile alınan savunmasında sanığın bu kez de çekteki imzanın kendisine ait olmadığını, keşide tarihinde şirketin yetkilisi olmadığını beyan etmesine karşın 13.08.2010 havale tarihli temyiz dilekçesinde de suça konu çeki yetkili olmamasına rağmen kendisinin keşide ettiğini kabul ettiği somut olayda; sanığın soruşturma aşamasında ve 06.08.2010 havale tarihli temyiz dilekçesinde şirketin yetkilisi olmadığı halde çek düzenlediğini kabul etmesine rağmen kovuşturma aşamasında çeki kendisinin imzalamadığına yönelik çelişkili beyanlarda bulanması karşısında ticaret sicili kayıtları getirtilerek sanığın V.. Proje Taahhüt Sanayi Limited Şirketi'nin yetkilisi olup olmadığının, yetkilisi değil ise dosya içerisindeki eski tarihli imza sirküsünde şirket yetkilisi olarak ismi geçen A..Y..dinlenerek sanığa çek keşide etme yetkisi verilip verilmediği, benzer şekilde başka çekler de keşide edip etmediği sorulup, katılan T.. M.. isimli firma yetkilisi de dinlenip, nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının ortaya çıkartılabilmesi için sanığın suça konu sahte çeki hangi alış verişte kullandığı, çek karşılığında elde ettiği menfaatin ve miktarının tespiti açısında ilgili belgelerin temin edilmesi, sanığın, satın aldığı malların kendisine teslim edilmediğini, bu nedenle Muğla Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açtığını savunması karşısında ilgili dava dosyasının araştırılıp, sanığın haksız bir çıkar temin edip etmediği, eyleminin teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığı tespit edildikten sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.