MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : BeraatNitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın beraatına ilişkin hüküm, katılan ... vekili ve katılan ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Katılan ... vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;Dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan sanığa yüklenen suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen şikayetçi ...'nın kamu davasına katılma hakkı bulunmadığı ve usulsüz verilmesinden dolayı hukuken geçersiz olan katılma kararının hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceğinden, mevcut temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-Katılan ... 'un temyiz talebinin incelenmesinde;Katılanın sanık ile suç tarihinden önce bir polis memuru aracılığı ile tanıştığı ve sanığı avukat olarak tanıması sebebiyle dosya içerisinde örneği bulunan senedi takibe koymak istediğini söyleyip sanığa müracaat ettiği, takip masrafı olarak da 160 TL verdiği, sanığın katılana, kendisinin emekliliğe müracaat ettiği için işlettiği hukuk bürosunda çalışan Avukat ... adına vekalet çıkarmasını istediği; ancak, Avukat ...'nun vergi kimlik numarasını bildirmediğinden katılanın vekaleti çıkaramadığı, bu arada sanığın bir müvekkili için teminat bedeline ihtiyacı olduğunu söyleyerek katılandan bir kez 5.500 TL, bir kez de 2.500 TL aldığı, katılanın daha sonra araştırdığında sanığın Avukat ... adına bir iki kez vekalet çıkarıp, onun bilgisi dışında birçok iş takibi yaparak dolandırıcılık suçunu işlediği iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda; katılanın aşamalarda değişiklik göstermeyen anlatımları, sanığa ait Çözüm Hukuk Bürosu isimli yerde, sanıkla birlikte çalışan Avukat ...'nun ifadelerinde, Hürriyet gazetesinde görmüş olduğu ilan üzerine sanığın bürosuna başvurduğunu, sanığın kendisini avukat olarak tanıttığını; ancak, kendisinin ailevi bazı problemleri nedeniyle işleri takip edemediğini, büroda avukat olarak kendisini çalıştırmak istediğini söylediğini, sanıkla anlaşmaları üzerine onun bürosunda avukat olarak göreve başladığını, sanığın 150 tane dosyayı kendisine teslim ettiğini, orada çalışmış olduğu 4 aylık zaman içinde herhangi bir müşteri ile muhatap olmadığını, sadece bir gasp dosyasında sanık müdafisi olarak görev yaptığını, sonradan sanığın avukat olmadığını, gelen müşterilerden kendi adını kullanarak vekaletname aldığını, aldığı bu vekaletnameler doğrultusunda hacizlere gittiğini, dosyalardan para çektiğini, yine şahıslardan haricen tahsilatlar yaptığını öğrendiğini, katılanı tanımadığını, kendisi ile herhangi bir görüşme yapmadığını, sanığın avukat olmadığını ve gelen kişileri dolandırdığını öğrenince yanından ayrıldığını beyan etmesi, soruşturma aşamasında tanık sıfatıyla ifadesi alınan ve katılanın arkadaşı olan Mehmet Ata Deniz'in, kendisinin hukuki bir alacağı nedeniyle avukat tutmak istediğini, katılanın da daha önce sanığa tahsil amacıyla senet verdiğini bildiğini, bu nedenle katılan aracılığıyla tanıdığı ve avukat olarak bildiği sanığın bürosuna katılanla birlikte gittiklerini, sanığın burada katılandan icraya yatıracağını söyleyerek 2.500 TL istediğini, katılanın üzerinde para olmayınca kendisinin bu parayı katılana borç olarak verdiğini, katılanın da parayı sanığa verdiğini belirtmesi, sanık hakkında, kendisini avukat olarak tanıtmak suretiyle haksız menfaat temin ettiğinden bahisle verilmiş ve Dairemizin 2013/27055, 2014/2313 ve 2014/23581 esas numarasında kayıtlı olup temyiz incelemesi için bekleyen mahkumiyet hükümlerinin de bulunuyor olması karşısında; sanığın, avukat olmadığı halde kendisini avukat olarak tanıtmak suretiyle haksız menfaat temin etmesi şeklindeki eylemi nedeniyle dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraatına hükmolunması,Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.