Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12793 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20278 - Esas Yıl 2012
Tebliğname No : 15 - 2011/276913MAHKEMESİ : Denizli 3. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/04/2010NUMARASI : 2009/474 (E) ve 2010/274 (K)Suç : Güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın, şikayetçiye eczacılık yaptığını, eczane açacağını söyleyerek ortaklık teklif ettiği ve ismini Ozan olarak söylediği, eczacılıkla iştigal ettiği yönünde şikayetçiyi inandırdığı, bu konuyu görüşmek üzere bir kaç kez buluştukları, son buluşmaları sırasında sanığın bir yakınını arayacağı ve telefonundan kontör yükleyeceğini söyleyerek şikayetçiden telefonunu aldığı, şikayetçinin yanından ayrıldıktan sonra geriye dönmediği, sanığın şikayetçi ile ilk tanıştığından itibaren hileli davranışlarda bulunup, kendisini eczacılıkla uğraşan bir şahıs olarak tanıttığı ve onun güvenini kazandıktan sonra yine hileli davranışlarla cep telefonunu aldığı, kendisine mal edinerek şikayetçiyi dolandırdığı, şikayetçiden aldığı cep telefonunu sattığı, satarken cep telefonunun özellikleri yazılmış olan nüfus cüzdanı fotokopisini imzaladığı, sanığın bu eylemiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;1-Her ne kadar mahkemece sanığın eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu yönünde karar verilmişse de; sanığın, isminin Ozan olduğunu ve eczacılıkla iştigal ettiğini söylemek suretiyle şikayetçi ile yakınlık kurup, onunla ticari bir ilişki kurmak istediğini belirterek oluşturduğu güven sonucunda, bir yakınını arayacağını söyleyip aynı zamanda kontör yükleyebileceğini de belirterek telefonunu aldıktan sonra başkasına satması şeklinde gerçekleşen eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması,2-5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.