Tebliğname No : 11 - 2010/231095MAHKEMESİ : Denizli 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/02/2010NUMARASI : 2008/444 (E) ve 2010/54 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın mağdur B.. G..'ye olan borcu nedeni ile suça konu 11.11.2006 tarihli 6000 YTL bedelli çeki mağdur adına düzenlediği, mağdurun bu çeki ciro ettiği, daha sonra sanığın çek bedelini haricen ödemesi nedeniyle mağdur tarafından çekin sanığa çekteki sanığa iade ettiği, cirosunu iptal etmediği, sanığın aynı çeki keşide tarihini paraflayarak mağdur İ.. Z..'ya verdiği, borcunu ödememesi nedeni ile mağdur İsa'nın sanık ve mağdur hakkında icra takibi başlattığı, mağdur Bülent'e gönderilen ödeme emerinin sanığın çalıştığı yere gönderildiği, ve bu iş yerinde çalışanlar tarafından alındığı böylece mağdur Bülent'in olaydan haberinin olmamasını da sağlanarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda;1-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden, Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.1998 tarih, 50/105, 01.06.1999 gün, 137/146, 10.10.2000 gün, 175/193, 23.10.2001 tarih, 226/227 ve 30.05.2006 tarih 173/145 sayılı kararlarında ve benzer nitelikteki içtihatlarında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK'nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, bir olayın açıklanması sırasında başka bir fiilden bahsedilmesi o konuda da dava açıldığı anlamına gelmeyeceği, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 07/11/2008 tarih ve 2008/9539 esas sayılı iddianamesi ile, sanık hakkında "nitelikli dolandırıcılık" suçunu işlediğinden bahisle kamu davasının açıldığı ve iddianamede tavsifi yapılan bu suçla bağlı kalınarak yargılamaya devamla karar verilmesi gerektiği, sevk ve tavsife göre,“resmi belgede sahtecilik” suçundan açılmış dava bulunmadığı, ayrıca her iki suçun da birbirlerinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu gözetilmeden, iddianame dışına çıkılarak dava konusu yapılmayan “resmi belgede sahtecilik” suçundan ek savunma ihtaratı ile, yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden;Katılanın olayın oluş şekli hususunda ayrıntılı beyanına ifadesi alınarak, sanık tarafından çekin aralarındaki hangi hukuki ilişki çerçevesinde ve önceden doğan borçiçin mi alışveriş sırasında mı verildiği hususunun açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, bu konuda sanık ve katılan beyanlarındaki belirsizlik giderilmeden ve keşide tarihindeki paraflı düzeltmede aldatma unsurunun ne şekilde gerçekleştiği tartışılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.