Tebliğname No : 11 - 2010/241604MAHKEMESİ : İstanbul 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 10/02/2010NUMARASI : 2008/99 (E) ve 2010/18 (K)Suç : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarına nazaran, sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Sanığın Eminönü Belediyesi'nde zabıta memuru olarak görevli iken, Çevre ve Temizlik Müdür Yardımcısı olarak atandığı, ancak kısa bir süre sonra bu görevinden alınıp, yine zabıta memuru olarak görev yapmaktayken, kendisini Çevre ve Temizlik Müdür Yardımcısı olarak tanıtıp, katılan A.. T..'dan belediyenin mal alımı yapacağı konusunda kandırarak teklif aldığı, daha sonra belediye tarafından en uygun teklifin adı geçen katılana ait firma tarafından verildiğini gösteren Eminönü Belediyesi antetli Çevre ve Temizlik Müdür Yardımcısı sıfatıyla sanığın ve Satın Alma ve İdari İşler Müdür Yardımcısı olarak katılan M.. Ü..'in isim ve imzasının bulunduğu belgeyi verdiği ve katılandan 63.841 TL miktarındaki temizlik malzemesini teslim aldığı, yine aynı şekilde sanığın katılan K.. E..'den teklif alarak 70500 TL miktarındaki temizlik malzemesini aldığı, diğer katılanlar M.. Ö.. ve A.. B..'dan ise araç lastiği ve elektrik malzemesi konusunda teklif aldığı, bu katılanlara en uygun teklifi kendilerinin verdiğini beyan ettiği, hatta M.. Ö..'e bu hususta yukarıda belirtildiği gibi belediye antetli sahte resmi belge verdiği, A.. B..'ın malzemeleri hazırlamasına rağmen, sanığın gelip teslim almadığı, M.. Ö..'in ise durumdan şüphelenmesi üzerine belediye başkanlığından durumu sordukları ve bu şekilde mal tesliminin yapılmadığı ve bu katılanlara yönelik eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı, böylece sanığın kamu kurumunu araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık ve bu suça teşebbüs suçları ile resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda;Sanığın savunmasında atılı suçlamayı reddederek, suç tarihlerinde Çevre ve Temizlik Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı için çeşitli firmalardan teklif aldığını ancak, katılanlardan suça konu eşyaları teslim almadığını beyan etmesi, katılanlardan A.. B..'ın sanığı tanımadığını ve görmediğini kendisi ile T..H.. ve F.. B..isimli şahısların muhatap olduğunu bildirdiği, K.. E..'nin ise kendisine teklif vermesini M.. K.. isimli şansın söylediğini, V.. Z.. isimli şahsın sonradan kendisini arayarak ihaleyi kendisinin kazandığını söylediğini, malları belirtilen depoya teslim ettiğini ve faturada V.. Z..'in teslim aldığına dair imzanın bulunduğunu beyan ettiği, A.. T..'ın da ifadesinde teslimatı bizzat sanığa yaptığını ve faturaya imzasını aldığını beyan ettiği, M.. Ö..'in ise beyanında suç tarihinde Eminönü belediyesinden geldiğini söyleyen bir kişinin lastik alımı için fiyat teklifi aldığını, kendilerinin teklif verdiğini, daha sonra çevre temizlik müdürü V.. Z.. ile satın alma ve idari işler müdürü M.. Ü.. isim ve imzasını taşıyan ve uygun teklif olduğunu belirten yazının kendilerine geldiğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeksizin tespiti için, öncelikle suça konu resmi belgelerin aslının dosyaya getirtilerek, aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilmesi, sanığın imzasının bulunduğu bu belgeler ile faturalarda yer alan imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda sanığın huzurda alınmış olan imza ve yazı örneklerinin yanı sıra başka amaçla atılmaş samimi imzalarını içeren belge asılları (resmi daireler ve bankalardaki imzasını içeren belgeler) getirtilip uzman bilirkişiden rapor aldırılması, suç tarihleri itibariyle sanığın belediyedeki görevinin ne olduğunun tespiti için, tüm atama yazılarının asılları ile sanığa yapılan tebliğlerin de gönderilerek belediyeden açıklayıcı bir cevap istenmesi, katılanların beyanlarında geçen ve ifadelerine başvurulmayan F.. B.. ve M.K..un tanık olarak ifadelerinin alınması, dava konusu olayla ilgili Eminönü Belediyesi tarafından yapılan soruşturma raporları sonucu sanık dışında başka görevliler ile ilgili suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığı sorulup, varsa sonucunun araştırılması ve dava konusu olayla irtibatının denetime olanak verir şekilde değerlendirilip, dava açılmışsa bu dava ile birlikte görülüp görülmeyeceği hususunun değerlendirilmesi, kesin hükümle sonuçlanmışsa onaylı örneğinin dosya arasına alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile karar verilmesi,Kabule göre;1-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan uygulanan hapis cezaları alt sınırdan tayin edildiği halde, adli para cezaları belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle, asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,2-Suça konu sahte belgelerin farklı tarihlerde farklı mağdurlara karşı kullanılması karşısında, her bir eylemin ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden, zincirleme suç hükümleri uygulanarak resmi belgede sahtecilik suçundan sanık hakkında eksik ceza tayini,3-Sanığın müşteki A.. B..'a yönelik eyleminin TCK'nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme kapsamında kalıp kalmadığının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.