Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12263 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19627 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/236981MAHKEMESİ : Nazilli 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 12/03/2010NUMARASI : 2010/137 (E) ve 2010/259 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, yolda giden şikayetçinin yanına yanaşarak "sen buranın yerlisi misin, burada alışveriş merkezi açılmış biliyor musun" dediği, şikayetçinin köyde oturduğunu söylemesi üzerine, "buranın esnafı nasıl böyle, bunlar gitsin Almanya'da esnaflık öğrensin, bir fotoğraf makinesi satmak istedim ama beni dolandırmak istediler, sen Almanyada çalışa çalışa gavurlaşmışsın dediler" dediği, fotoğraf makinesini Nazilli esnafına satmayacağına yemin ettiğini söylediği, elindeki fotoğraf makinesini gösterip daha değerli olduğunu ancak, 2500 TL'ye kendisine satabileceğini söylediği, daha sonra birlikte hareket ettiği kimliği tespit edilemeyen şahsın gelerek sanığa hitaben "amca, babam adına senden özür dilerim" dediği ve kendisine dönerek "abi madem amca yemin etmiş, sen bu değerli makineyi ondan satın al, bende senden devir alayım" dediğini, kendisinin de ikna olarak yanında bulunan 600 YTL parayı çıkarıp sanığa verdiği, yaya olarak yürümeye başladıkları, kendisini parayı verecekleri fotoğrafçı dükkanına götürmeye çalıştıkları esnada sivil ekiplerin karşılarına çıkması sebebiyle kimliği tespit edilemeyen şahsın sanıktan parayı alarak şikayetçiye verdiği ve kaçarak uzaklaştığı, sanığın polislerce yakalandığı, bu eylemiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık savunması, katılan beyanı ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanığın mahkemedeki savunması ile şikayetçinin, sanığın fotoğraf makinesini satmaktan vazgeçererek parasını verdiğine ve zararın sanık tarafından giderildiğine dair beyanı karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 168.maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,2- 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,3- Sanığın adli sicil kaydına göre, Aydın 1.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 29.11.2007 tarihinde kesinleşen 2007/156 Esas, 2007/509 Karar sayılı 2 yıl hapis ve 14.000TL adli para cezasından ibaret mahkumiyet kararının tekerrüre esas olduğu halde, Mahkemece infaz tarihinden itibaren 3 yıl geçmiş ve ceza olarak da daha az hapis cezasını içeren Manisa 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 10.11.2000 tarihli, 1999/934 esas ve 2000/463 karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.