Tebliğname No : 11 - 2010/209775MAHKEMESİ : Mersin 1.Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/03/2010NUMARASI : 2009/394 (E) ve 2010/129 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için ise; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanık C.. E..'un, 20/08/2009 tarihinde nakliyat firması olan ve taşımacılık işi yapan şikayetçi D.. K..'ın Ö.. Ankara Lojistik Nakliyatçılar Şti No .. Adana adresine gelerek kamyonu ile taşımak üzere yük talep ettiği, şikayetçi ile sanığın Osmaniye TMO'da bulunan mısır yükünü Mersin TMO'ya getirmek üzere anlaştıkları, sanığın 20/08/2009 tarihinde Osmaniye TMO'dan 17 ton mısır yükünü .. plakalı kamyonete yüklediği, ancak yüklediği mısır yükünü Mersin TMO'ya teslim etmediği, daha sonra şikayetçinin durumdan haberdar olduğu, bir süre sonra sanığın Mersin TMO'ya 15 ton civarındaki kum ve çakılı 2 ton civarındaki mısır ile karıştırmak suretiyle boşaltım yaptığı, Mersin TMO'da çalışan görevlilerin durumu farkettiği ve bu durumun bir tutanağa bağlandığı iddia edilen somut olayda;Dosya kapsamında bulunan 20.08.2009 tarihli tesellüm mektubu adlı belgede sanığın kullandığı kamyonun ruhsat bilgilerinden sahibi olduğu anlaşılan H.. Ç..'in ve sanığın kendisini şikayetçi D.. K.. ile tanıştırdığını belirttiği M.. A..ın, TMO tarafından tanzim edilen 20.08.2009 tarihli sevk irsaliyesinde sevk işyeri bölümünde imzası bulunan M. Küçük isimli şahsın, ayrıca suça konu mısırın yüklendiği TMO Osmaniye Şubesi O.. Tarım Deposunda yükleme sırasında görev yapan çaışanların açık adres ve kimlik bilgileri tespit edilerek özellikle yükleme ve mühürleme işleminin nasıl yapıldığına ilişkin bilgi ve görgüleri sorulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,Kabule göre de;Sanığa atılı eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 155/2. maddesinde tarif edilen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde aynı Kanun'un 158/1-e maddesi gereğince uygulama yapılması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.