Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12046 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19292 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/266763MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 01/03/2010NUMARASI : 2009/674 (E) ve 2010/227 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Lehe hükümlerin uygulanması yönünde herhangi bir talebi bulunmayan sanık hakkında, TCK’nın 62. maddesinin uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu yönde bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. 1) 2004-2008 dönemleri arasında Petrol sitesinde müdür olarak çalışan sanığın, 2008 yılının Haziran ayında yeni yönetim kurulunun göreve başlaması üzerine yıllık iznini kullanmak amacıyla işten ayrıldığı ve bir daha dönmediği, bunun üzerine mevcut yönetim tarafından site hesaplarının incelenmesi neticesinde sanığın siteye ait yaklaşık 40.000,00 TL tutarındaki parayı site yönetimine iade etmeyerek güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın savunmalarında ödenmeyen meblağın kendisine verilmeyen maaş karşılığı olduğunu belirterek suçlamaları kabul etmemesi karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından; sanığın müdürlük yaptığı tarihleri kapsayacak şekilde siteye ait tüm defter ve belgeler ile fatura ve makbuzların getirilip, gelir gider karşılaştırılması yapılarak sanığın uhdesinde para bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla uzman bilirkişiden rapor aldırılmasından sonra, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de; 2)TCK'nın 155/2.maddesi gereğince hapis cezası yanında adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,3) 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üstsoyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326. maddesi gereğince sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının gözetilmesine, 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.