Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11896 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18762 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/219451MAHKEMESİ : Denizli 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 09/12/2009NUMARASI : 2008/247 (E) ve 2009/869 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, asker arkadaşı olan katılan A.. Y..'i telefon ile arayarak ölen dedesinden altın kaldığını, bunları birlikte eriterek para kazanmayı teklif ettiği, bunun üzerine katılan A.. Y..'in akrabası olan diğer katılan K.. H..'i de yanına alarak Denizli'ye gittiği, sanığın teyzesinin oğlu olarak tanıttığı bir kişinin çanta ile yanlarına getirdiği altınları karıştırıp içinden iki tanesini alarak İstanbul'a dönen katılanların yaptıkları araştırma sonucunda numune olarak aldıkları altınların Reşat altını olduklarını öğrenip tekrar sanık ile irtibata geçtikleri, sanığın talep ettiği 100.000,00 TL parayı temin ederek Denizli'ye geldiklerinde sanığın önce parayı istediği,katılanların altınların gelmesi halinde parayı vereceklerini söylemeleri üzerine sanığın teyzesinin oğlu olarak tanıttığı şahsın altınları getirmeye gidiyormuş gibi yaptığı, bu sırada aracın torpidosunun üstünde duran paraları alan sanığın kaçarak izini kaybettirdiği somut olayda; sanığın, katılan A.. Y.. ile asker arkadaşı olduklarını, ancak aralarında kavga yaşandığı için kendisine iftira attığını, katılanı hiç bir zaman telefon ile aramadığını söylemesine rağmen, kollukta müdafii huzurunda yaptığı savunmasında beyan ettiği..numaralı hattıyla katılan A.. Y.. ile görüştüğüne dair temin edilen iletişimin tespiti kayıtları ve katılanların anlatımı karşısında haksız menfaat temin etme amacıyla hareket eden sanığın dolandırıcılık suçunu gerçekleştiremeyeceğini anlayınca suça konu paraları sahiplerinin rızası hilafına alarak kaçmak şeklindeki eyleminin TCK'nın 141/1 maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun hukuki vasfında hataya düşülerek TCK'nın 157/1 maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.