Tebliğname No : 11 - 2010/256260MAHKEMESİ : Edirne 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/02/2010NUMARASI : 2009/252 (E) ve 2010/33 (K)SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, adına kayıtlı .. plakalıaraçla katılan M.. E..'in sahibi olduğu petrol istasyonuna gelip akaryakıt aldığı, karşılığında suça konu keşidecisi M.. A.. olan hamiline yazılı 950 TL meblağlı çeki C..D..ismini yazarak ciro edip verdiği, katılanın çeki bankaya ibrazında sahte olduğunun tespit edildiği ve soruşturma sırasında katılanın kendisine gösterilen fotoğraflardan sanığa teşhis ederek çeki kendisine veren şahıs olduğunu belirttiği, böylece sanığın resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda; sanığın savunmasında atılı suçlamaları reddederek, olay tarihinden önce adına kayıtlı aracın Balıkesir ilinde çalındığını beyan etmesi ve İstanbul Polis Kriminal Labaratuvarları Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 15/07/2009 tarihli ekspertiz raporuna göre çekteki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeksizin tespiti için, sanığın adına kayıtlı aracın çalınması ile ilgili adli makamlara bir başvurusu olup olmadığı, varsa sonucunun araştırılması, çekte C.. D..adlı cirantanın adresinin yer alması karşısında, bu adreste araştırma yapılıp, adı geçene ulaşılması halinde olaya ilişkin beyanı alınarak, katılana teşhis yaptırılması ve çekteki yazı ve imzaların katılana ya da tespit edilmesi halinde C.. D..a ait olup olmadığının tespiti için, huzurda alınmış olan imza ve yazı örneklerinin yanı sıra başka amaçla atılmaş samimi imzalarını içeren belge asılları (resmi daireler ve bankalardaki imzasını içeren belgeler) getirtilip uzman bilirkişiden rapor alındıktan sonra, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik inceleme ile hüküm tesisi, Kabule göre,Sanık hakkında TCK 158/1-f ve son cümle uyarınca teşdiden hüküm kurulmasına rağmen, hapis cezasının alt sınırdan, adli para cezasının ise alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye neden olunması;Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.