Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11733 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18292 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/298701MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 20/04/2010NUMARASI : 2009/74 (E) ve 2010/113 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür.Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.K.. Tek Kollektif Şirketi'nin yetkilisi olan şikayetçi Ö.. Ş..'ın park halindeki aracından boş ve imzasız çek koçanlarının çalındığı, bu çek koçanlarından.. seri numaralı 06.12.2008 keşide tarihli, 55.000 TL bedelli çeki bir şekilde ele geçiren sanık Barış'ın, suça konu bu çeki E.. G.. isimli işyerinde toptancılık yapan ve kardeş olan diğer sanıklar H..S..ve Ali'ye gösterdiği, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek ; sanıklar Barış ile H.. S..'nin, katılan Adem'in yetkilisi olduğu Denizdurduranlar firmasına giderek çek karşılığında iki adet proton marka otomobil satın almak istedikleri, satın aldıkları araçlara karşılık sanık Barış'ın suça konu çeki ciro ederek firma yetkililerine verdiği,.. plakalı aracın sanık Ali adına,.. plakalı aracın ise sanık Barış adına tescilinin yapıldığı, sanık Barış'ın, kendi adına satın aldığı .. plakalı aracı kısa süre sonra 18.11.2008 tarihinde Mersin ilinde sattığı, sanık H.. S..nin de kardeşi Ali adına aldığı .. plakalı aracı yine Mersin ilinde Ali'den aldığı vekaletnameyle 04.12.2008 tarihinde satarak karşılığında başka bir araç aldığı, suça konu çekin ise Denizdurduranlar firmasının yetkilisi olan tanık Mustafa tarafından bankaya ibraz edildiğinde çalıntı olduğunun anlaşıldığı, sanıkların bu şekilde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda;Katılan Adem vekili ile sanık Barış'ın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanık Barış'ın savcılıktaki ve istinabe yoluyla alınan Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk savunmasında, suça konu çeki açık kimlik ve adres bilgilerini açıklayamadığı “M.. D.. isimli kişiye satmış olduğu mobilya karşılığında aldığını, sanık H.. S..'ye de 25.000 TL borcu olduğunu, borcunu kapatmak için çekle araba satın alma teklifinde bulunduğunu, sanık H.. S..'nin bu teklifi kabul etmesi üzerine birlikte katılana ait firmaya giderek iki adet araç aldıklarını, karşılığında suça konu çeki ciro ederek verdiğini, aracın bir tanesinin kendi adına diğerinin de sanık Ali adına tescil edildiğini beyan etmiş ise de, sonradan gerek cezaevinden gönderdiği dilekçelerde gerekse asıl mahkemede yapmış olduğu savunmalarında ise, küçük bir dükkanının bulunduğunu, burayı satarak borçlarını ödediğini, daha sonra da boşta gezmemek amacıyla sanık Hacı Sadi’nin iş yerine hamal, çaycı olarak girdiğini, Denizdurduranlar firmasında satış müdürü olan tanık M.. C.. ile sanık H.. S..’nin kendisine bir çek verdiklerini, bu çekle araç alacaklarını söylemeleri üzerine Proton isimli işyerine gittiğini, kendisinden çeki cirolamasını istediklerini, kendisinin de ciro ederek firmaya verdiğini, daha sonra H.. S..nin çalışanları olan Sefa ve İbrahim’in araçları getirdiklerini, kendisinin araç kullanmayı bilmediğini, ayrıca ehliyetinin de olmadığını, daha sonra bu araçları diğer sanıkların Mersin ilinde satarak yerlerine BMW ve Hyundai marka araçlar aldıklarını, devir için de kendisini Mersin’e çağırdıklarını, kendisinin devri verdiğini, çek üzerindeki imzanın da tanık M.. C..'ya ait olduğunu, suçlamayı kabul etmediğini beyan etmesi ; ehliyeti ve şoförlüğü olmadığını iddia eden sanık Barış'ın kendi adına araç satın alıp bu aracı da Mersin'e kadar götürerek sattığı iddiasının da hayatın olağan akışına ters olması , yine diğer sanıkların da sanık Barış'ın kendilerine olan 25.000 TL'lik borca dair fatura, belge veya yazılı delil ibraz edememiş olmaları, ayrıca çek üzerinde imza ve yazı incelemesi yapılmamış olması karşısında ; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, öncelikle tüm sanıklar ile tanık M.. C..'ya ait samimi imza ve yazı örnekleri temin edilerek çek üzerindeki yazılar, keşideci imzası ve ciroyla karşılaştırılarak kimin eli ürünü olduğu hususunda bilirkişi raporunun aldırılması, sanık Barış'ın cezavinden gönderdiği dilekçelerde ve asıl mahkemesindeki savunmalarında beyan ettiği hususların araştırılması, Çorlu'da şikayetçi Ö.. Ş..'ın aracında meydana gelen hırsızlık olayının faillerinin bulunup bulunmadığı araştırılarak bulunmuş ise sanıklardan herhangi birisiyle irtibatları olup olmadığının tespiti bakımından ifadelerine başvurulması, yine sanık Barış adına alınan aracı Mersin'e götürdükleri iddia olunan Sefa ve İbrahim'in tanık olarak ifadelerine başvurulması, sanık H.. S.. veya Ali'nin BMW marka araç dışında aynı tarihlerdeHyundai marka araç alıp almadıklarının da araştırılması ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde sanık Barış hakkında mahkumiyet, diğer sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi,Kabule göre de;2-5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Bu açıklama kapsamında sonuç adli para cezasının gün karşılığı belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde doğrudan haksız elde olunan menfaatin iki katı esas alınmak suretiyle karar verilmesi ve buna bağlı olarak da indirimlerin para miktarı üzerinden yapılması suretiyle sanık Barış hakkında fazla parası ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık Barış'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.