Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11590 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18239 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/283069MAHKEMESİ : Üsküdar 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/04/2010NUMARASI : 2009/182 (E) ve 2010/99 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden Yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Şirket müdürü ve yetkilisi olan sanık T.. Ş..'nun firmasına ait çek karnesini yeğeni ve şirketin ortağı olan diğer sanık B.. Ş..'na verdiği, sanık B.. Ş..'nun da suça konu 9.875 TL bedelli çeki imzalayıp keşide ederek M..Limited Şirketi adlı firmaya verdiği, ciro yoluyla şikayetçi şirkete geçen suça konu çekin bankaya ibrazında şirket yetkilisi sanık T.. Ş.. tarafından bankaya ödemeden men talimatının verildiğinin belirlenerek çekin arkasına bu hususta şerh verildiği, sanık T.. Ş.. savunmasında suça konu çeki kendisinin bilgisi ve rızası dahilinde sanık B.. Ş..'nun keşide ettiğini beyan ettiği, sanık B.. Ş..'nun ise savunmasında yetkisi olmadığını bildiği halde suça konu çeki keşide ettiğini ikrar ettiği, suça konu çekin sanıkların bilgi ve istekleri ile keşide edilmesine rağmen ödemeden men talimatı vererek tahsilini engelledikleri böylece nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia olunan somut olayda, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından sanıkların suça konu çeki M..Makinaları Sanayi ve Tic.Ltd.Şti firmasına vermeleri nedeniyle bu şirket yetkilisinin beyanı alınarak, sanıklarla aralarında ticari ilişki olup olmadığı ve sanık B.. Ş..'nun çek keşide etmeye yetkili olup olmadığını bilip bilmediği, suça konu çekin hangi ticari ilişki nedeniyle ve önceden doğan borç karşılığı verilip verilmediğinin sorulması, ayrıca suça konu çekle ilgili icra takibi veya hukuk mahkemelerinde açılan bir dava olup olmadığı belirlenerek varsa getirtilip incelenerek sanıkların imza inkarında bulunup bulunmadıklarının tespiti ile sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği ve sanıkların suça konu çek keşide edildikten sonra ödemeden men talimatı vermelerinin tek başına dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.