Tebliğname No : 11 - 2010/283300MAHKEMESİ : Sakarya 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 13/03/2009NUMARASI : 2009/47 (E) ve 2009/61 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.1-Sanığın şirket adına çek keşide etmeye yetkisi olmadığı halde aldığı mal karşılığında suça konu şirket çekini keşide ederek katılan şirket yetkililerine verdiği, sonrasında bankaya rızası hilafına elinden çıktığını belirterek ödemeden men talimatı verdiği iddia olunan somut olayda, hükümden sonra ibraz edildiği anlaşılan vekaletname örneğine göre sanığın keşideci şirket adına çek keşide yetkisinin bulunduğunun anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından vekaletname aslının getirtilip incelenmesi, keşideci şirket yetkililerinin ifadelerine başvurularak sanığın bilgileri dahilinde çek keşide edip etmediğinin sorulması, katılan şirket yetkilisinin de beyanı alınarak, keşideci şirket ile aralarında ticari ilişki olup olmadığı ve sanığın çek keşide etmeye yetkili olup olmadığını bilip bilmediği, ayrıca suça konu çekle ilgili icra takibi veya hukuk mahkemelerinde açılan bir dava olup olmadığı belirlenerek varsa getirtilip incelenerek şirket yetkililerinin imza inkarında bulunup bulunmadıklarının tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği ve sanığın suça konu çek keşide edildikten sonra ödemeden men talimatı vermesinin tek başına dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Kabule göre de;a-Sanığın suça konu iki çeki aynı anda keşide edip vermiş olması karşısında, eylemin tek suç olduğu ve 5237 Sayılı TCK'nun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması;b-5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (i) ve (k)bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 YTL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.