Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11581 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18235 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/282708MAHKEMESİ : İstanbul 1. Çocuk MahkemesiTARİHİ : 14/04/2010NUMARASI : 2009/25 (E) ve 2010/132 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, mala zarar verme Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Suça sürüklenen çocuğun, katılanın işyerine giderek kendisini F..E.. olarak tanıtıp, babasının emekli polis olduğunu söyleyerek yanlış ikamet adresi ve irtibat telefonları verdiği,işe girmesinden bir gün sonra müşterilere sipariş götürmek üzere teslim edilen .. plakalı motosikleti ve yine siparişlerden topladığı 30 TL parayı da alarak işyerinden ayrılarak bir daha dönmediği, müştekinin şikayeti üzerine üzerine suça sürüklenen çocuğun babası tarafından motosikletin hasarlı olarak katılan'a iade edildiği olayda;1-Suça sürüklenen çocuğun, gerçek kimlik, ikametgah ve iletişim bilgilerini gizleyerek gerçekte çalışmak niyeti olmadığı halde, işe başladığı katılan ait işyerinin servis motosikletini alarak işyerine dönmediği şeklindeki oluş ve kabule göre, eyleminin bir bütün olarak dolandırıcılık oluşturduğu gözetilmeksizin aynı eylem nedeniyle dolandırıcılık suçundan beraat, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,2-Suça sürüklenen çocuğun,katılan'a ait motosiklete kasten zarar verdiğine dair herhangi bir delil bulunmaması karşısında beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.