Tebliğname No : 11 - 2010/221600MAHKEMESİ : Kayseri 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 08/02/2010NUMARASI : 2008/370 (E) ve 2010/37 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanıkların ve müdafinin duruşmalı inceleme isteklerinin 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317.maddesi uyarınca REDDİNE, Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanıklar Murat ve M.. Ç..'ın kardeş olup, birlikte Y.. Şarküteri adlı işyerini işlettikleri, M.. Ç..'ın adına Kuveyt Türk Katılım Bankası Kayseri Şubesi'nde.. sayılı çek hesabı açtırarak çek karnesi aldıkları, kardeşi Murat'a usülüne uygun yetki vermeksizin şikayete konu çek ile birlikte başka çekleri de verip düzenlettirerek şarküterileri için mal alım satımında kullandıkları, bu cümleden olarak sanık Murat'ın 25/10/2007 günlü.. seri nolu çeki 7.000 TL meblağlı çeki hamiline düzenleyerek, aldığı canlı mal karşılığında katılan İ.. A..'a verdiği, katılanın keşide tarihinde çeki bankaya ibraz ettiğinde karşılığının olmadığına dair arkasına şerh verildiği ve böylelikle, sanıkların resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia edilen somut olayda; işyeri adına çek keşide etme yetkisinin sanık M.. Ç..'a ait olduğu, ancak sanık M.. Ç..'ın çek keşide etme yetkisi bulunmamasına rağmen bahse konu çekin sanık Murat tarafından hesap sahibi Mehmet'in bilgisi ve rızası dahilinde keşide edilmiş olması karşısında, dolandırıclık suçunun hile unsurunun olayda oluşmaması ve sanıkların dolandırıcılık kastıyla hareket ettikleri yönünde her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmamasına rağmen, sanıklar hakkında yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık Murat ve sanık Mehmet müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.