Tebliğname No : 11 - 2010/298559MAHKEMESİ : Gebze 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 23/03/2010NUMARASI : 2009/289 (E) ve 2010/96 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de, Tacir;"(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.Ticaret şirketleri, aynı yasanın Madde 124 de;(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 - Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.K..İnşaat Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti ortağı ve yetkilisi olup bu suretle müteahhitlik yapan sanıkların, şirket tarafından yapılan ve 12/04/2006 tarihli sözleşmeye göre “Parkın yanında K..'a ait arsa üzerinde yapmış olduğumuz binanın 2. kat sarı renkli daireyi" diye tabir edilen bölümü 60.000 TL'ye katılana satıp bedelini aldıkları, katılanın bu yerde 06.04.2008 tarihinden itibaren oturmaya başladığı, ancak katılan üzerine tapu kaydı yapmaları gereken daireyi başka bir şahsa sattıkları iddia olunması, sanıkların ise tüm aşamalarda satışı doğrulayıp ekonomik zorluğa düştükleri için daireyi başkasına sattıklarını, suç kastıyla hareket etmediklerini savunmaları karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkartılması bakımından; sanıklara ait olduğu iddia edilen K.. İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited şirketinin ticaret sicil kayıtları getirtilerek, sanıkların şirket yetkilisi ve ortağı olup olmadıkları tespit edilip, anlaşmazlığa konu taşınmaza ilişkin tapu kayıtlarının onaylı suretlerinin dosya arasına alınması ile, tapu devri yapılmışsa, kime hangi tarihte ve hangi hukuki ilişkiye dayanılarak devredildiğinin belirlenip, tapu kaydında adı geçen şahısların tanık sıfatıyla dinlenilerek iddiada geçen hususların doğruluğunun tespit edilmesi halinde sanıkların önceden katılana satmayı vaat ettikleri daireyi mükerrer olarak başkaca kişilere satması şeklinde tezahür eden eylemde yüklenen suçun tüm unsurlarının oluşacağı gözetilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.