MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : TCK'nın 157/1, 62, 52/2 maddeleri gereğince mahkumiyetDolandırıcılık suçundan sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmü, katılan vekili ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanığın, katılanın ve eşinin yüzde elli ortak olduğu ..... İnşaat.... Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin müdürü olduğu, şirket tarafından kendisine, noterlikçe düzenlenmiş resmi vekaletname ile gayrimenkul alım satımı ve taşınmaz satış vaadi yapma yetkisini de içeren vekaletname verildiği, sanığın bu vekalete dayanarak, tanık ....'in zilyetliğinde bulunan 209 ada 26 parsel sayılı taşınmazı 115.000 TL bedelle satın almak için gayrimenkul ön anlaşması yaptığı, ancak sözleşmeyi yaparken sözleşmelerden birini kendi adına 115.000 Euro bedelli, diğerini ise şirket adına 115.000 TL bedelle yapıp imzaladığı, aynı şekilde tanık ....'ın zilyetliğinde bulunan tarlayı yine kendi adına 80.000 Euro, şirket adına 80.000 TL bedelle almış gibi gayrimenkul ön alım sözleşmesi yaptığı, sanığın gayrimenkul ön alım satım sözleşmesinden 115.000 Euro ve 80.000 Euro bedelli olanları tercüme ettirerek katılana posta yolu ile gönderip şirket adına satın aldığını beyan ettiği bu tarlaların bedelini tarla sahiplerine ödenmek üzere şirket hesabına yatırılmasını istediği, şirket adına gayrimenkul satın alındığı düşüncesinde olan katılanın da tarla sahiplerine ödenmek üzere şirket hesabına 115.000 Euro ve 80.000 Euro para yatırdığı, sanığın bu paraları elindeki vekaletnameye istinaden çektiği ve tarla sahiplerine TL üzerinden yaptığı anlaşmalara uygun şekilde ödemelerde bulunduğu, efektif farktan kaynaklanan bedeli ise uhdesine geçirdiği, böylece sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Bu hukuksal olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanığın, alınan vekaletname ilişkisi çerçevesinde katılanın malını idare etme yetkisini kötüye kullandığı, sanığın vekalet ilişkisinin kurulması sırasında katılana yönelik hileli bir hareketinin bulunmadığı dikkate alınarak, eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 155/2 maddesinde öngörülen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle dolandırıcılık suçundan hüküm kurmak suretiyle eksik ceza tayini,Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.