Tebliğname No : 11 - 2010/88333MAHKEMESİ : Seydişehir Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 07/10/2009NUMARASI : 2008/505 (E) ve 2009/122 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma (değişen suç vasfına göre 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 67.maddesine muhalefet)Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Sanığın, Seydişehir Nüfus Müdürlüğü'ne başvuruda bulunup, ikiz bebeklerinin dünyaya geldiğine dair yalan beyanda bulunarak gerçekte var olmayan D.. B.. ve Y..B.. adına nüfus cüzdanlarını düzenlettirdikten sonra da, çocuk yardımından faydalanabilmek amacıyla Seydişehir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma fonununa başvuruda bulunmak suretiyle haksız menfaat temin etmeye kalkıştığı; ancak yapılan inceleme ve araştırma neticesinde, sanığın müracaatına konu olan ve nüfus cüzdanları düzenlenen iki çocuğun gerçekte var olmadığının anlaşılması üzerine yardım talebinin iptal edilerek sanığa herhangi bir ödemenin yapılmadığı, bu şekilde sanığın, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Gözlem İhtisas dairesi ile 4. İhtisas Kurulu'nun düzenlediği raporlara göre; sanığın, işlediği iddia edilen dolandırıcılık ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçlarına ilişkin herhangi bir akıl zayıflığının veya zeka geriliğinin bulunmadığı, fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin tam olduğunun tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; bu sebeple bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. 1- Sanığın, Seydişehir Nüfus Müdürlüğüne başvuruda bulunarak ikiz bebeklerinin dünyaya geldiğine dair yalan beyanda bulunmak suretiyle gerçekte var olmayan D..B.. ve Y..B..adına nüfus cüzdanlarını düzenlettirdikten sonra söz konusu nüfus cüzdanlarını kullanarak ve çocuk yardımından faydalanabilmek amacıyla Seydişehir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma fonununa başvuruda bulunmak suretiyle haksız menfaat temin etmeye kalkışması şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eylemlerinin, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu, sanığın 5237 sayılı TCK'nın 158/1.e-son, 204/1 maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden suç vasıfında yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,2- Kabule göre de; dolandırıcılık suçundan verilen hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi gereği sonuç ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.