Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11383 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18736 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Katılanın, sanıktan aldığı borç karşılığında iki adet 3.000 TL, bir adet de 4.000 TL’lik senetlerin düzenlendiği, sonrasında yeniden katılanın sanıktan borç para almak istediği, bu kez yeni borç nedeniyle tekrar senetlerin düzenlendiği, önce düzenlenen senetlerin iptal edildiği ve sanık tarafından katılana senetlerin yırtıldığının söylendiği, sanığın iki adet 3000 TL’lik senedi iptal ettiği ancak 4.000 TL’lik senedi iptal etmeyerek 4 rakamının önüne 3 ilave ederek tahsil için icraya koyduğu, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda, 1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde,Sanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla, hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiş, bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde,Suça konu adli emanette kayıtlı bononun ilk düzenlendiği zamanki 4000 TL'lik değeri itibariyle geçerli olduğunun gözetilerek, bonoya bu miktar üzerinden geçerli olduğu şerhi düşülüp, hak sahibine iadesinin gerektiği hususunda bozma isteyen tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Katılanın beyanından ve dosya kapsamından, icra takibi sırasında sahtecilik iddiası ile borca itiraz edilmiş ve herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmış olması karşısında, sanığın eyleminin teşebbü aşamasında kaldığı gözetilmeyerek tamamlanmış suçtan cezalandırılmasına karar verilmesi, 2-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.