Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11352 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18669 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/274188MAHKEMESİ : Kartal 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 05/02/2009NUMARASI : 2008/1108 (E) ve 2009/53 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, sünnet olmak için hastaneye gidip tedavi olduktan sonra ücretini ödemeden hastaneden ayrıldığı, böylece dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.11.2002 tarih ve 272-402 E. K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, mahkemeye gelmemiş sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen 1412 sayılı CMUK'nın 223/son maddesi ile buna paralel hüküm içeren ve 5271 sayılı CMK'nın 193/2. maddesine göre, dosya kapsamına göre ilk bakışta eylemin suç oluşturmayacağının anlaşılması hali ile sınırlı olarak uygulama yerinin mevcut olduğu dikkate alınarak, sanığın sorgusu yapılmadan mevcut kanıtlar tartışılarak delil takdiri suretiyle beraat kararı verilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilmeden, sorgusu yapılmayan sanık hakkında yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.