Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11343 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18670 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/274259MAHKEMESİ : Samsun 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/12/2009NUMARASI : 2009/121 (E) ve 2009/283 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, katılan M.. G.. ve tanık İ.. G..' ün ortak oldukları tel ve çivi üretimi yapan P..Sanayi Ticaret Anonim Şirketi'ni telefonla aradığı ve malzeme almak istediğini söylediği, tarafların önce bir kamyon malzeme gönderilmesi konusunda anlaştıkları ve sanığın 15.07.2007 tarihli 15.000 TL bedelli, Deniz Bank Cebeci Şubesi'ne ait çeki imzalayarak posta yolu ile şirkete gönderdiği, tanık İ.. G..'ün telefonla bankayı arayıp çekin sağlam olup olmadığını sorduğu, çeklerin genelde ödendiğinin öğrenilmesi üzerine bir kamyon malzemeyi sanığın Ankara' daki işyeri adresine gönderdiği, sanığın, ilk çek bedeli ödenmeden bu defa ikinci kez mal istediği, şirket yetkililerinin, tanığın bir miktar peşin para göndermesi halinde, istenilen ikinci grup malzemeyi gönderebileceklerini söyledikleri, sanığın, 1.576 TL parayı şirketin hesabına havale etmesinden sonra tanık İskender'in, bir kamyon daha malzeme gönderdiği, sanığın, bu mallara karşılık olarak da, 22.642 TL bedelli ve 16.07.2007 tarihli çeki imzalayarak aynı şekilde posta yolu ile şirkete gönderdiği, tanık İskender'in çeklerin vadesi gelmeden 12.07.2007 tarihinde sanığın iş yerine gittiği ve bizzat sanıkla görüştüğü, sanığın " merak etme, çeklerde problem yaşamayacaksın, paranı alacaksın" dediği ve bir araba daha malzeme istediği, tanığın parası ödenmeden yeniden malzeme veremeyeceğini söyleyerek kabul etmediği, tanığın, sanığın kimlik bilgilerini fatura bilgileri ile karşılaştırarak bilgilerinin uyumlu olduğunu gördükten sonra sanığın yanından ayrıldığı, çeklerin vadeleri geldiğinde bankaya ibraz ettiği ve karşılıksız olduğunu öğrenince sanığa ulaşmaya çalıştığı, telefona çıkmaması üzerine tekrar Ankara'daki iş yerine gittiğinde, işyerinin mühürlü olduğunu gördüğü, çevre işyerlerinden sorduğunda, sanığın çok kişiyi dolandırdığı için işyerinin mühürlendiğini öğrendiği, sanığın ifadesinde, 2007 yılı Mayıs ayı içerisinde amcasının ölmesi nedeniyle cenaze işleri için iş yerinden ayrıldığını, iş yerini N..A..isimli kişiye bıraktığını, cenazeden sonra da bir buçuk ay kadar iş yerine gelemediğini, iş yerine döndüğünde temizlikçisi Kenan'ın, iş yerini bıraktığı N.. A..'ın çekmeceden bazı çekleri alarak bilgisi dışında kullandığını söylediğini, N.. A..'a durumu sorduğunda hatır çeki olarak verdiğini, geri alacağını söylediğini, N..A..'a ya da başkalarına çek keşide etmesi için yetki vermediğini, borcun kendisine ait olmaması nedeni ile borçları da ödemediğini ve düzeltme hakkını kullanmadığını, çekteki yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını belirttiği, yapılan incelemede imzaların sanığa ait olmadığının belirlendiği, böylece sanığın, iki adet çeki aslında başkasına imzalatarak katılan şirkete dolandırma kastıyla verdiği, daha sonra da imza inkarında bulunarak haksız menfaat temin etmek suretiyle zincirleme nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, katılan şirket ile sanığa ait şirketin muhasebe ve bilgisayar kayıtları ve ticari defterlerin getirtilerek sanıkla katılan arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığının araştırılması, katılan şirketin sanığa hangi tarihlerde ne kadar mal gönderdiği, bu mallara ait fatura ve irsaliyelerin bulunup bulunmadığı, gönderilen çeklerin irsaliye ve faturalarda yer alan mallara karşılık olarak gönderilip gönderilmediği hususlarının belirlenmesi, ilgili belgelerin onaylı bir suretinin dosyaya konulması, söz konusu fatura ve irsaliyelerde, sanığa atfen bulunan yazı ve imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığının tespiti için kriminal rapor alınması, sanık savunmasında, çalışan Kenan isimli kişinin, N.. A.. tarafından çeklerin kullandığını söylediğini belirtmesi karşısında, Kenan ve N. A.. isimli kişilerin açık kimlik bilgileri ve adreslerinin araştırılarak tespiti, bulunmaları halinde tanık sıfatıyla beyanlarının alınarak çekteki imzaların kime ait olduğu, çeklerin kim tarafından kullanıldığı, katılan şirketle kimin telefonda görüştüğü ve sanığın olayla ilgisinin ne olduğu hususlarının sorulması, N.. A..'ın yazı ve imza örneklerinin alınarak, mukayeseye elverişli yazı ve imzaların bulunduğu belge asıllarıyla birlikte suça konu çeklerin kriminale gönderilerek, imza ve yazı incelemesi yaptırılması, sanık tarafından 04/06/2007 tarihinde katılan şirkete, gelen mallara karşılık olarak 1.576.90 TL para gönderildiği belirtilmekle, ilgili bankaya yazı yazılarak paranın kimin hesabından katılan şirkete gönderildiğinin sorulması, ilgili dekont aslının dosyaya konularak, bu belgedeki imzanın sanığa ait olup olmadığının araştırılması, malları sanığa getiren kamyon şoförünün açık kimlik bilgeleri ve adresinin katılan şirketten öğrenilerek tanık sıfatıyla beyanının alınması, malları kime, hangi tarihte teslim ettiği, sanığı görüp görmediğinin sorulması, sanıkla, tanık İskender ve ilgili şoförün, mahkemede yüzleştirilerek dolandırıcılık yapan kişinin sanık olup olmadığının kesin olarak belirlemesi, bu mümkün olmadığı taktirde sanığın teşhise elverişli yeni çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek mağdurun kesin teşhisinin sağlanması, bütün delillerin toplanmasından sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiren, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.