Tebliğname No : 11 - 2010/274719MAHKEMESİ : Denizli 8. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/04/2010NUMARASI : 2009/766 (E) ve 2010/306 (K)Suç : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, askerlik arkadaşı olan katılan Mustafa'yı telefonla arayarak, elinde on adet el dokuması eski halıları satmak istediğini söylediği, katılanın da durumu müşteki Erdinç'e söylediği, katılan ve müştekinin halıları almak için birlikte Denizli'ye gittikleri, sanığın, katılan ve müştekiyi karşıladığı, halıların toplam 5.000 TL karşılığında satın alınması konusunda anlaştıkları, sanığın, halıların evde olduğunu söyleyerek bir mahalleye gittikleri, daha sonra sanığın, halıların parası verilmeden ağabeyinin halıları teslim etmeyeceğini söyleyerek parayı katılan ve müştekiden aldığı, yanındaki iki kişiyle birlikte halıları getirmek üzere ordan ayrılan sanığın bir daha geri dönmediği, böylece sanığın, hileli hareketlerle haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, katılan ve müşteki beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır, sanık tarafından katılanı aldatacak boyutta nitelikli hile yapıldığı, sanığın, katılanın asker arkadaşı olmasından da yararlanarak suçu işlediği ve karşı tarafta güven duygusu oluşturduğu dikkate alınarak tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması ve 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinin koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi açısından, sanığın, katılana ait hileli hareketler yapıp elinde antika halılar olduğunu söyledikten sonra katılan ve müştekinin birlikte sanığın yanına giderek 5.000 TL parayı sanığa verdikleri iddia edilmekle, söz konusu paranın katılan ya da müştekinin hangisine ait olduğu ya da ikisinin ortak parası olup olmadığının tespiti için katılan ve müştekinin ifadelerinin ayrıntılı olarak alınarak, sanığın müştekiye yönelik ne şekilde hileli bir hareketinin bulunduğunun karar yerinde tartışılmasından sonra sonucuna göre TCK'nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.