Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11335 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18684 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/276955MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/03/2010NUMARASI : 2008/172 (E) ve 2010/79 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik (değişen suç vasfına göre özel belgede sahtecilik)Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Kahramanmaraş D.. B.. Şubesi'ne takas yolu ile gelen Denizbank Ayazağa Şubesi ..nolu hesaptan keşide edilen 4.500 TL bedelli çekin sahte olduğunun belirlendiği, çekin, bankaya, D..D.. adlı şirket adına Ö.. G.. isimli kişi tarafından verildiği, çekin bu şirkete de A.. Şirketi yetkilisi O.. K..nun verdiği, buraya da K.. Holding muhasebe yetkilisinin verdiği, K.. Holding’in de H..-Teks isimli işyerinden aldığı, H..-Teks’in ise sanıktan aldığı, sanığın da H.. A.. isimli kişiden aldığını beyan ettiği, böylece sanığın sahte çeki kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın suça konu çeki ikinci ciranta olan H.. A.. isimli kişiden yaptığı alışveriş karşılığı aldığını belirterek bu kişi adına kesilen 01/06/2006 tarihli sevk irsaliyesini dosyaya ibraz etmiş olması karşısında, ikinci ciranta olan H..A.isimli kişi ile birinci ciranta olan H..Ö.. isimli kişilerin açık kimlik bilgileri ve adreslerinin sanıktan da sorulmak suretiyle tespit edilerek, bu kişilerin tanık sıfatıyla beyanlarının alınması, suça konu çeklerin kendileri tarafından düzenlenip düzenlemediği, yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığı ve keşideci ve sanıkla aralarında nasıl bir ilişki bulunduğunun sorulması, sanık ve adı geçen kişilere ait ticari defter, bilgisayar ve muhasebe kayıtları ile diğer belgelerin getirtilerek, 01/0/2006 tarihli sevk irsaliyesinin gerçek olup olmadığı, sanıkla H.. A.. isimli kişi arasında ne şekilde bir ticari ilişki bulunduğu, söz konusu irsaliyenin gerçek olup olmadığının araştırılması, bütün delillerin toplanmasından sonra, içinde serbest muhasebecinin de bulunduğu bilirkişi kuruluna dosyanın tevdii edilerek, sanık ve önceki cirantalar arasındaki ilişkinin tespit edilmesi, ibraz edilen irsaliye ile çek arasında bağlantı bulunup bulunmadığının belirlenmesi, H.. A.. ve H.. Ö.. isimli kişiler ile sanığın yazı ve imza örneklerinin usulüne uygun olarak alınmak suretiyle suça konu belge aslı ve mukayeseye elverişli yazı ve imza asıllarının bulunduğu belgeler ile birlikte kriminale gönderilerek rapor alınması, sanığın, çekin sağlam olup olmadığına dair yaptığı araştırma kapsamında keşidecinin kardeşi Besim Şahin ile görüştüğünü bu çekin sağlam olduğunu bu şekilde öğrendiğini beyan etmekle, B..Ş..isimli kişinin dinlenerek bu hususun sorulmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.