Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11318 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17886 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;1- Katılanın sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; Nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan sanığa yüklenen suç nedeni ile kendisinden para alınmayan, bu nedenle doğrudan doğruya suçtan zarar görmeyen şikayetçi ...'in kamu davasına katılma hakkı bulunmadığı ve usulsüz verilmesinden dolayı hukuken geçersiz olan katılma kararının hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceğinden, mevcut temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 2- O yer Cumhuriyet savcısının sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır .Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Dolandırıcılık suçunun, kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi TCK'nın 158/1-b bendinde, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir. Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar, başkalarına güven duymaya, sığınmaya en fazla ihtiyaç duyduğu anlardır. Kişinin örneğin doğal bir afete veya trafik kazasına maruz kalmasından ya da hastalığı yüzünden içine düştüğü çaresizlikten yararlanılarak aldatılması daha kolaydır. Zor ve tehlikeli durumda olduğunu söyleyerek menfaat sağlanması, acıma ve yardım duygularının kötüye kullanılması suretiyle suçun işlenmesindeki kolaylık nedeniyle bu hâl ağırlaştırıcı neden sayılmıştır. Bir yakınının hastanede, karakolda, cezaevinde, vb, zor veya tehlikeli bir durumda olduğundan bahisle, ona götürülmek üzere para ve eşya olarak mağduru dolandıran kimse, onun, merhamet, acıma, yardıma koşma, korku ve telaşa kapılma duygularını sömürmektedir. Tehlikeli durumun gerçekte var olmadığı halde mağdurun buna inandırılmış olması nitelikli halin uygulanması için yeterlidir. Yalanda olsa mağdur gerçekte düşmüş olabileceği tehlikeli durum veya zor şartlar içine düşmekte ve o durumun gerektirdiği ruhsal ve psikolojik tepkilerle hareket etmektedir.Şikayetçinin, Türkiye Hastanesi'nde doktor olarak çalışan sanık ile müşterek tanıdıkları olan ... vasıtasıyla görüştüğü, hastalığına ilişkin tıbbi belgelerini gösterdiği, sanığın anjiyo yaptırması gerektiğini, ancak hastanelerinde anjiyo yapılmadığını söyleyerek şikayetçiyi İsviçre Hastanesi'ne yönlendirdiği, yapılan anjiyo sonucunda acilen ameliyat kararı alındığı, sanığın da ameliyatı izlemek için hazır bulunduğu, ancak ameliyat ekibi arasında yer almadığı, sanığın bir ara ameliyathaneden çıkarak şikayetçinin eski eşi olan ...'den eşine iyi bakılması gerektiğini söyleyerek 2.000,00 TL para istediği, tanık ...'in yanında bulunan diğer tanıklar ... ve ...'den aldığı paralar ile birlikte yine tanıkların huzurunda parayı sanığa verdiğinin iddia edildiği somut olayda; ameliyatı yapan doktor ... ve ameliyat ekibinde yer alan diğer tanıkların beyanına göre ameliyatı yapacak ekip içerisinde sanığın bulunmaması, hastane ile bir bağı olmadığı halde hastanede kendisine aitmiş gibi göstererek boş bir odada hasta yakınlarını çağırıp, tanık beyanlarına göre iyi bakım adı altında mağdurların zor durumundan istifade ederek haksız menfaat temin etmesi karşısında, eyleminin TCK'nın 157/1. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesiBozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.