Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11296 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17630 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 15 - 2012/231949MAHKEMESİ : Turgutlu 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 03/07/2009NUMARASI : 2008/715 (E) ve 2009/246 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanıkların, daha önceden birlikte dolandırıcılık yapma hususunda anlaştıkları, bu çerçevede sanık Hamza'nın cep telefonundan askerlik arkadaşı olan müşteki Mustafa'yı arayarak teyzesinin oğlunun köylerinde gömü bulduğunu, bu altınları ellerinden çıkarmak istediklerini belirtip satın almak isteyip istemediklerini sorduğu, müşteki Mustafa'nın da bu teklifi kabul ederek diğer müşteki olan kardeşiyle birlikte altınları görüp satın almak için anlaşma yapmak amacıyla Turgutlu İlçesine geldikleri, burada sanık Hamza'nın müştekileri tepede bulunan bir harabeye götürdüğü, akabinde deli rolü yapan ve harabede olan diğer sanık Sadık'ın çantasından bir tane altın çıkarıp yere attığı, müştekilerin bu altını alarak Bursa'ya döndükleri, söz konusu altını kuyumculara gösteren ve gerçek olduğunu öğrenen müştekilerin diğer altınları da satın almak için telefon aracılığıyla sanıklarla irtibat kurarak anlaşma yaptıkları, daha sonra Turgutlu İlçesine gelerek 15000 TL'yi sanıklara verip söz konusu altınları almak istedikleri, ancak sanıkların parayı aldıktan sonra herhangi bir şekilde altın vermeden olay yerinden kaçtıkları, bu şekilde hileli hareketlerle haksız menfaat temin ederek dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, müşteki ve tanık ifadesi, teşhis tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık H.. G.. müdafi ve sanık S.. P..'ın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Gerek sanıklar gerekse de müştekiler tarafından, suçun tamamlanmasından sonra, paranın 2000 TL'lik kısmının ödendiğinin belirtilmiş olması karşısında, müştekilere 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi kapsamında kısmi ödemeye rızalarının olup olmadığının sorulup sonucuna göre sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Dolandırıcılık suçundan cezaları ertelenen sanıklar hakkında denetim süresinin mahkum olunan ceza süresinden az olamayacağı gözetilmeden 1 yıl 8 ay yerine 1 yıl süreyle denetim altında tutulmasına denilmek suretiyle, TCK 51/3. madde hükmüne aykırı karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık H.. G.. müdafi ve sanık S.. P..'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.