Tebliğname No : 11 - 2010/112292MAHKEMESİ : Bursa 5. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 23/10/2009NUMARASI : 2007/216 (E) ve 2009/363 (K)Suç : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. 5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının, kasten işlenen suçtan dolayı, hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması nedeniyle, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün olması karşısında bozma nedeni yapılmamıştır.Sanık A.. V..'ın Bursa Gazcılar Caddesi'nde V.. Yapı PVC Kapı ve Pencere Sistemleri isimli işyerini işlettiği, buradaki müşterilerine yaptıkları alışveriş karşılığında kendi garantörlüğünde Koç Finans A.Ş'den tüketici kredisi sağlayarak ödemelerini yapmalarını sağladığı, katılanın sanığa kapı pencere işlerini yaptırması nedeniyle aynı şekilde Koç Finans A.Ş'den tüketici kredisi aldığı, bu şekilde sanığın, katılana ait kimlik bilgilerini ve imza örneğini öğrendiği, suç tarihinde katılanın ismini ve kimlik bilgilerini kullanarak Koç Finans A.Ş.'ye kredi başvurusunda bulunduğu ve kredi sözleşmesini katılan adına imzaladığı bu şekilde bankadan 13.500,00.TL kredi çektiği ve böylece özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda;1-Sanığın katılan adına özel belge niteliğindeki kredi sözleşmesini imzaladığının anlaşılması karşısında; TCK 212. madde uyarınca, ayrıca özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi,2-Sanığın çekilen kredi taksitlerinin bir kısmını ödediği banka cevabi yazıları ile de anlaşılmakla, kısmi ödemeye katılanın rıza gösterip göstermediği sorulup, dolandırıcılık suçu bakımından sanık hakkında TCK 168/son hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının belirlenebilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.