Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10867 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17779 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/199511MAHKEMESİ : Erzurum 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 21/01/2010NUMARASI : 2009/731 (E) ve 2010/22 (K)SUÇ : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Erzurum Üniversitesi Araştırma Hastanesinde Kalp Damar Cerrrahi polikliniğinde tedavi görmekte olan eşinin yanında refakatçi olarak bulunan şikayetçinin yanına gelerek hastanede görevli personel olduğu izlenimi uyandıran sanığın, şikayetçiye, "eşine kan lazım olduğunu, bu nedenle kan vermesi gerektiğini" dair yalan söyleyerek, bu duruma inanan şikayetçiyi, göğüs kıllarının kesileceği bahanesiyle lavaboya götürüp, elbiselerini bu nedenle çıkarmasını sağladıktan sonra pantolununun cebinde bulunan paraları almak suretiyle haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştirdiği iddia olunan olayda;Sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-b maddesi kapsamında "kişinin içerisinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık " suçunu oluşturabileceği ve bu suça ilişkin davaya bakma ve delilleri takdir etmenin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesinin görevine gireceği gözetilmeden, görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan,diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.