Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10854 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21037 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 6 - 2012/47033MAHKEMESİ : Gördes Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 01/12/2011NUMARASI : 2011/72 (E) ve 2011/233 (K)SUÇ : Nitelikli hırsızlık, nitelikli hırsızlığa teşebbüs, kamu malına zarar verme, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, birden fazla kişi tarafından birlikte tehditDosya incelenerek gereği düşünüldü;O yer Cumhuriyet savcısının temyiz talebinin aleyhe olmak üzere, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ve birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçlarından verilen beraat kararları ile nitelikli hırsızlığa teşebbüs suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına,vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Kardeş olan sanıkların olay gecesi Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu'nun bahçesinde bulunan ve kullanımları gereği açıkta bırakılan otuz beş adet inşaat demirini çaldıkları, aynı gece katılanlar Mustafa ve Şenay'a ait olan yine kullanımları gereği açıkta bırakılan inşaat demirlerini çalmak isterlerken katılan Şenay'ın durumu farkederek durumu kolluğa bildirmesi ve kolluğun da olaya müdahalesi ile hırsızlığa konu eşyayı alamadan olay yerinden uzaklaştıkları, sanıkların ertesi gün gözaltına alınarak nezarethaneye konuldukları, sanık Cüneyt'in nezarethanenin kapısına tekme atarak kilidi kırdığı ve her iki sanığın, polis memurları Y.. G.. ve Ö.. S..'a karşı, “a... koyduğumun çocukları, pezevenkler, önce bu kapıyı kıracağım sonra da kafanızı kıracağım” şeklinde sözler söyleyerek hakaret ve tehditte bulundukları, böylece sanıkların okulun bahçesindeki kullanımları gereği açıkta bırakılan demirleri geceleyin çalmak suretiyle geceleyin nitelikli hırsızlık, katılanlar Mustafa ve Şenay'a ait olan ve yine kullanımları gereği açıkta bırakılan inşaat demirlerini çalmaya çalışarak geceleyin nitelikli hırsızlığa teşebbüs suçunu, polislere hakaret ve tehditte bulunarak kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret ile birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçlarını, sanık Cüneyt'in ayrıca nezarethane kilidini kırarak kamu malına zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,1-Sanıklar hakkında nitelikli hırsızlık, nitelikli hırsızlığa teşebbüs, sanık Cüneyt hakkında ayrıca kamu malına zarar verme ile sanık Ferdi hakkında ayrıca kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;Sanıklar, katılan, mağdur ve tanık beyanları, görgü ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, sanıkların ellerinde, suça konu eşyaların yakalandığı, katılanların, hırsızlık yaparken kaçmaya çalışan sanıkları teşhis ettiği, mala zarar verildiğine ve polislere hakaret edildiğine dair görgü ve tespit tutanağı ile tanık beyanlarının bulunduğu dikkate alınarak, suçların sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Sanık F.. S.. hakkındaki nitelikli hırsızlık, kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine hakaret etme suçlarından verilen mahkumiyet kararları açısından, tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemiş ise de, o yer Cumhuriyet savcısının, bu kararlara yönelik aleyhe bir temyizinin bulunmaması karşısında, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,o yer Cumhuriyet savcısının ve sanıkların sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a-Sanıklar hakkındaki nitelikli hırsızlığa teşebbüs suçundan verilen mahkumiyet kararı açısından; 5237 sayılı TCK'nın 142/1-e maddesi gereğince temel cezanın 2 yıl olarak belirlenip aynı Kanun'un 143. maddesi gereğince 1/8 oranında arttırım yapılarak sanıkların 2 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarından sonra, aynı Kanun'un 35/2. maddesi gereğince 3/4 oranında indirim yapılırken 5 ay 18 gün hapis cezası ile cezalandırılmaları yazılması yerine hesap hatası yapılarak 5 ay 17 gün yazılarak eksik ceza tayinib-Sanıklar hakkındaki bütün mahkumiyet kararları açısından; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,c-Sanık F.. S.. hakkındaki nitelikli hırsızlığa teşebbüs suçundan verilen mahkumiyet kararı açısından, tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK' nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,2-Sanıklar hakkında birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan ve sanık C.. S.. hakkında ayrıca kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan verilen beraat kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;Sanıkların gözaltına alınıp nezarethaneye konulduktan sonra polislere yönelik olarak “a... koyduğumun çocukları, pezevenkler” diyerek hakaret ettikleri, sanık Cüneyt'in de, diğer sanık Ferdi ile birlikte “önce bu kapıyı kıracağım, sonra da kafanızı kıracağım” şeklinde tehditte bulunduğunun polislerin aşamalarda değişmeyen beyanları, 08/04/2011 tarihli olay tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre sabit olduğunun anlaşılması karşısında ve mahkumiyetlerine yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunduğu dikkate alınarak, sanıkların 5237 sayılı TCK'nın 106/2-c maddesi gereğince, sanık Cüneyt'in de ayrıca aynı Kanun'un 125/1-3,a, 43. maddeleri gereğince cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.