Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10852 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17770 - Esas Yıl 2012
Tebliğname No : 11 - 2010/195295MAHKEMESİ : Torbalı 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 29/01/2009NUMARASI : 2008/794 (E) ve 2009/19 (K)SUÇ : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, büyü bozduğunu belirterek etrafta dolaştığı, bunu duyan katılan Meryem'in de sanığı evine davet ederek, evin içerisinde olan büyüyü çözmesini istediği, sanığın bunun üzerine katılanlardan beş adet takı istediği, katılan Dursun'un bir adet Adana burması ve yüzük, katılan Meryem'in ise üç adet bileziği sanığa verdikleri, sanığın altınları yazmanın içerisine koyarak yazmayı içeride bir yere bırakacağını, sonra bunları almalarını söylediği ve diğer odaya geçerek yataklığın altına bıraktığı, daha sonra katılanlarla birlikte dışarı çıktığı ve kapıyı kilitledikten sonra elinde bulunan bardağı kırarak parçalarını katılanlara verip olay yerinden ayrıldığı, katılanların evin içerisine girerek yazmayı kontrol ettiklerinde altınların yerinde olmadıklarını gördükleri, böylece sanığın, dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 02/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.