Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10819 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17778 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : DüşmeDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanık ile teyzesi olan mağdurun, birlikte Seben Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali davası açtıkları ve açılan davanın masraflarının sanık tarafından karşılandığı; yaptığı masrafları ileride mağdurdan alamayacağını düşünen sanığın, söz konusu masrafları teminat altına alabilmek amacıyla, sözde mahkemeye sunacağına dair yalan söyleyerek mağdura boş bir senet imzalattığının iddia edildiği olayda; Oluşa, sanıkların savunmalarına, mağdurun anlatımlarına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, dava açtıkları sırada yaptığı masrafları teminat altına alabilmek amacıyla, mahkemeye sunacağından bahisle boş bir senedi mağdura imzalatması şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, söz konusu suçun soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu, mağdurun yargılama aşamasında şikayetinden vazgeçtiğinin anlaşılması karşısında; mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;Suça konu olan adli emanetteki senedin dosyada delil olarak saklanmasına, tarafların hukuk mahkemesinde senedin aidiyeti hususunda dava açma haklarının bulunduğunun ihtarına denilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki senedin iadesine ilişkin kısmın tamamen çıkartılarak yerine "yargılama konusu senedin dosyada delil olarak saklanmasına" , ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.