Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10255 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17276 - Esas Yıl 2012
Tebliğname No : 11 - 2010/186588MAHKEMESİ : Denizli 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/12/2009NUMARASI : 2009/140 (E) ve 2009/518 (K)SUÇ : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş olduklarımaddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, borcuna karşılık olarak katılana tanzim edip verdiği suça konu çeke keşide yerini bilinçli olarak yazmadığı, bankaya ibraz edildiğinde çekin karşılığının bulunmadığı, bu şekilde bankanın maddi varlığı olan çeki bilinçli olarak ve dolandırıcılık kastı ile eksik düzenlemek suretiyle haksız yarar sağlayarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; aynı çek nedeniyle suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 3167 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan yargılanarak beraat etmesine karşın, her iki davada korunan hukuki yararın farklı olması nedeniyle sanık hakkında eylemin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmadığı hususunda gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, söz konusu karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan kamu davası gerekçe gösterilerek CMK'nın 223/7. madde ve fıkrası gereğince davanın reddine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.