Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1021 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13486 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu kurum ve kuruluşların zararına dolandırıcılık, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan HÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Avrupa Yakası Posta İşleme Merkez Müdürlüğünde memur olarak görev yapan sanığın, 12.09.2005 tarihinden itibaren stajyer öğrenci olması nedeniyle sigortası bulunan oğlu ...'yı ve yine sigortalı olan babası ... ile sigorta hizmetleri açısından babasına bağlı olan annesi ...'yı 1995, 1996 ve 1998 yıllarında katılan kuruma verdiği tedavi yardım beyannamelerinde tedavi hizmetlerinden yararlanacak olan aile fertleri arasında göstererek PTT sağlık hizmetlerinden faydalandırmak suretiyle katılan kurumu yasal faiziyle birlikte 103,15 TL zarara uğrattığının iddia edildiği olayda, sanığın eylemlerinde kasıt unsuru olmadığı, sanığın yalan beyanda bulunmak ve kamu kurumunu dolandırma kastıyla hareket etmediği, sanığın oğlunun staj yaptığı dönemde ayrıca Sosyal Sigortalar Kurumunda stajyer öğrencilikten kaynaklanan SSK'lı olduğunu bilmediği ve bilme durumunun bulunmadığı, bu durum karşısında sanığın oğlunu kendi sağlık yardımından yararlandırmasında yalan beyanın olmayacağı, yine sanığın kamu kurumu niteliğindeki PTT Genel Müdürlüğünü dolandırma kastı ile hareket etmediği, bu nedenle atılı suçların unsurları itibariyle oluşmadıkları gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.