Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10158 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9695 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 15 - 2014/17940MAHKEMESİ : Elbistan Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 29/05/2012NUMARASI : 2012/101 (E) ve 2012/140 (K)SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanığın yokluğunda verilen mahkumiyet hükmünü içerir tebligatın sanığın bulunduğu Kayseri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda sanığa 18/06/2012 tarihinde tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ-tebellüğ belgesinin aslının yapılan tüm araştırmalara rağmen ele geçmediği, sanığın temyiz dilekçesinde herhangi bir kararı tebliğ etmediğini, fotokopisi dosyada bulunan tebliğ-tebellüğ belgesi altındaki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmesi karşısında sanığın temyiz talebinin yasal sürede verildiğinin kabul edilmesi gerekirken talebinin reddine karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan 26.09.2012 tarihli temyizin reddi kararı kaldırılarak yapılan incelemede;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Sanığın, katılan . D. ait T.C. Kimlik numarasının bulunduğu, katılan A. D. adına olan, kendi resminin bulunduğu sahte nüfus cüzdanı temin ettiği, daha sonra katılan A. D. Kayseri'deki kooperatif hissesini satışa çıkardığına dair değişik yerlere ilan mahiyetinde yazılar bıraktığı, müşteki M. D. ve tanık R. G. bu ilandaki numaradan sanığa ulaştığı ve 12.000 TL'ye hisseyi M. D. satma konusunda anlaştıkları, kendisini Ali Doğru olarak tanıtan sanığın, G... ilçesinde öğretmenlik yaptığını, Kayseri'ye gelemeyeceğini belirtmesi üzerine müşteki M. D. ve tanık R. G. Göksun'a geldikleri, daha sonra sanığın A. D. adına düzenlenen sahte kimlik ile noterde hissenin satışı hususunda tanık R. G. vekalet vererek, 12.000 TL'yi aldığı somut olayda;Sanığın nüfus müdürlüğünün maddi varlığı olan sahte nüfus cüzdanı kullanması karşısında; mahkemece, noterliğin kamu kurumu olarak değerlendirilmesindeki isabetsizlik sonuca etkili görülmediğinden; sanığın sahte kimlikle çıkardığı vekaletnamenin 5237 sayılı TCK'nın 204/3. madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden resmi belgede sahtecilik suçundan yazılı şekilde eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Suçta kullanılan nüfus cüzdanı aslı ele geçmediğinden, resmi belgede sahtecilik suçunun zincirleme şekilde işlendiğine dair tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanığın, katılan A.D. adına düzenlenen sahte kimliği kullanarak, katılan A. D. ait kooperatif hissesini mağdur M. D. satarak haksız menfaat elde etmesi şeklinde gerçekleşen olayın, bir bütün olarak tek eylem olduğundan sanığın dolandırıcılık suçundan bir kez cezalandırılması yerine yazılı şekilde iki kez mahkumiyetine karar verilmesi,2-Suçta kullanılan sahte nüfus cüzdanı aslı elde edilemediği ve iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı belirlenemeyeceğinden, sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan, sadece sahte vekaletname tanzimi eylemi nedeniyle bir kez cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde iki kez mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.