Tebliğname No : 11 - 2010/165562MAHKEMESİ : Antalya 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 20/11/2009NUMARASI : 2008/486 (E) ve 2009/485 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Antalya Barosu'na kayıtlı avukat olan sanık M. Ö., 02.05.2006 tarihli vekaletnameyle katılan H.. K..'ın vekili olarak katılanın davalı sıfatı ile taraf olduğu Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davasını takip ettiği, dava dosyasına teminat yatıracağını söyleyerek belge karşılığında katılandan 15.05.2006 tarihinde 26.000 TL, dava konusu taşınmazın bitişiğindeki taşınmazı da satın alabileceğini söyleyerek belge karşılığında 20.06.2006 tarihinde 19.300 TL, kendisine ait olduğunu söylediği ancak kendisine ait olmayan bir arsayı satacağını söyleyerek banka havalesi yolu ile 28.06.2006 tarihinde 9.000 TL olmak üzere toplam 54.300 TL para aldığı, aldığı bu paralardan dosyaya herhangi bir teminat yatırmadığı, katılana herhangi bir taşınmaz satın almadığı gibi taşınmaz da satmadığı, katılanın ısrarları üzerine paranın 14.000 TL'sini 11.05.2007, 19.000 TL'sini de 2007 yılı haziran ayında geri iade ettiği, katılanın sanığı 18.04.2007 tarihli azilnameyle azlettiği , sanığın katılandan aldığı 21.300 TL'yi uhdesinde tuttuğu, katılanın kısmi ödemeye rıza göstermediği, bu şekilde sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda; 1- Sanığın savunmasında katılanın vekilliğini yaptığını ve kendisinden masraf olarak para aldığını, paranın 33.000 TL'sini ve daha sonra bir kısmını da iade ettiğini, borcunun kalmadığını beyan etmesi, sanık müdafiinin de yazılı savunmasında katılandan alınan paraların teminat olarak değil de masraf olarak alındığını, sanık avukatın duruşmalara girerek görevini yerine getirdiğini, gayrimenkulün değeri ve vekalet ücreti hesaplanmadan karar verilmediğini iddia etmesi, sonuç olarak sanığın katılandan masraf adı altında 54.300 TL alıp 33.000 TL'sini iade etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, öncelikle bu dava dosyasıyla ilgili olarak sanığın yapmış olduğu masraflar ile vekalet ücreti belirlendikten sonra, daha fazla ödemede bulunduğunu iddia eden sanığın buna ilişkin delillerini dosyaya sunması halinde sanığın uhdesinde para kalıp kalmadığı, kalmış ise miktarının ne olduğu kesin olarak belirlenmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 2- Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda katılana karşı aynı suçu birden fazla işlediği anlaşıldığından hükmolunan cezada TCK'nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, 3- Kısa süreli olmayan hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi karşısında, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendindeki hak yoksunluklarına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.