Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 89 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 6185 - Esas Yıl 2016





Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden doğan alacağın temliki nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı; davalı şirket ve dava dışı şirketin oluşturduğu adi ortaklık ile diğer davalı olan ... arasında "" ilişkin eser sözleşmesi bulunduğunu, eser sözleşmesi nedeniyle doğan alacağın 115.000,00 TL'lik kısmının ivaz karşılığında temlik alındığını, davalı Üniversite tarafından ödeme yapılmayınca adi ortaklığı oluşturan şirketlere icra takibi yapıldığını dava dışı şirketin takibe itiraz etmediği halde davalı şirketin takibe itiraz ettiğini belirterek şimdilik 10.000,00 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş mahkemece, eser sözleşmelerinde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğuna dair hüküm bulunmadığı ve davalı Üniversite yönünden davaya bakmaya asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu da belirtilerek mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. 5235 sayılı Adlî Yargı ??lk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK 2. madde hükümlerin sonucu olarak genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu davalar kanunda özel olarak sayılmış ve HMK hükümleri ile değer esasına göre sulh hukuk mahkemesinin görevi ortadan kalkmış ise de sulh hukuk mahkemesi HMK'da yapılan ayrım ile görevli mahkeme olarak sayıldığından genel mahkeme olarak kabul etmek gerekir. Diğer mahkemeler ise HMK dışındaki kanunlardaki usul kuralları gereğince görevli mahkemeler olarak kurulduğundan genel mahkeme olmayıp özel mahkemelerdir. Ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisi haline getirildiğinden asliye ticaret mahkemeleri de genel mahkeme olmaktan çıkmış ve özel mahkeme haline gelmiştir.Aralarındaki bağlantı nedeniyle birlikte açılan davalarda bir kısım dava arkadaşları veya talepler yönünden özel mahkeme, bir kısmı yönünden de genel mahkeme görevli ise davaya bakmaya tümüyle özel mahkeme görevlidir. Davanın diğerine tabaen tümüyle özel mahkmede görüleceği ilkesi, yargısal uygulamalarda kararlılıkla kabul edilip sürdürülmektedir. () Davada bir kısım dava arkadaşları veya talepler yönünden farklı özel mahkemeler görevli ise davanın açıldığı mahkeme bu özel mahkemelerden biri ise davaya o mahkemede bakılmalıdır. Dava genel mahkemede açılmış ancak birden fazla özel mahkeme görevli ise ağırlıklı hukuki ilişkiye göre görevli mahkeme olan özel mahkemede dava görülmek üzere görevsizlik kararı verilmelidir. Davadaki talepler hem asliye hukuk mahkemesinin hem de sulh hukuk mahkemesinin görevine girmekte ise dava tümüyle asliye hukuk mahkemesinde görülmelidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re'sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4 maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı temlik alan ile davalılardan icari şirket olduğu, her iki taraf arasındaki uyuşmazlığın ticari işletmelerinden kaynaklandığı bu durumda davaya bakmaya görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu, diğer davalı ... hakkındaki davanın da diğer davalı şirkete tabaen aynı mahkemede görülmesi gerektiği ve bu durumda her iki davalı yönünden de görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olmasına rağmen, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.