Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7457 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5856 - Esas Yıl 2005





Mahalli mahkemesinden verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat S………. ile davalı vekili avukat E……….. geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı.Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü Davacı, davalının eşinden aldığı borç para karşılığında icra borcunun ödendiğini, davalıya teminat olarak Varsak Beldesi 142 ada, 20 parsel sayılı tapulu taşınmazın devredildiğini, ancak ileride iade olunmak üzere devredilen tapunun tekrar davacıya devri talep edildiğinde devirden imtina olunduğunu ileri sürerek davalı adına tapuda kayıtlı bulunan bağımsız bölümlerin davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında; davacının zor durumda kalması nedeniyle kendisine ve alacaklılarına bugünkü değeri itibariyle 104 milyar TL ödeme yapıldığını, bu bedelin yanında davacılara 6 adet bağımsız bölüm tapusunun da devredildiğini, bedelin ödenmesi halinde tapuların tamamını devretmeye hazır olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, devrin inanç sözleşmesine dayanılarak gerçekleştirildiği, sözleşmenin yazılı delille ispatının gerektiği, resmi satışlarda sözleşmenin tarafı olan davacının muvazaa iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yukarıda da özetlendiği gibi, taraflar arasındaki uyuşmazlık inanç sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı tarafından davalıya yazılan mektupta, tapu devrinin davacının içerisinde bulunduğu mali sıkıntıdan kurtarılması amacıyla gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. İnanç sözleşmesinden kaynaklanan dava 05.02.1947 gün ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca yazılı delil ile ispatlanmalıdır. Ancak yazılı delil başlangıç niteliğinde delil bulunması halinde bunların toplanması gerektiği, inançlı işlemin varlığının kabulü yönünde davalının beyanının mevcudiyetinin kendisini bağlayacağı 13.05.1992 gün ve 1992/14-249 E., 1992/323 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararıyla kabul edilmiştir. Dava konusu olayda davalı, tapudaki devrin borçların ödenmesi karşılığında yapıldığını ve ödemenin bugünkü değerinin iadesi halinde tapuyu devredeceğini kabul etmiştir. Artık bu durumda inanç sözleşmesinin varlığının ispat edildiği kabul edilmelidir. O halde mahkemece yapılacak iş, davalı tarafından davacı için yapılan ödemelerin ve inşaat harcamalarının cevap tarihi itibariyle ulaştığı değer; enflasyon, tüketici fiyat endeksi, altın ve döviz kurları ile işçi ve memur maaşlarındaki artışların ortalamaları itibariyle bilirkişi kuruluna hesap ettirilmek, bulunacak bedel mahkemece davacıya depo ettirilmek bedelin davalıya ödenmesi şartıyla -birlikte ifa suretiyle- davalı adına mevcut tapulu bağımsız bölümlerin kayıtlarının iptaliyle davacı adına tesciline karar vermekten ibaret olmalı, (HGK.nun 07.02.2001 gün ve 2000/13-1729 E., 2001/32 K.sayılı kararı) davalı taraf dava açılmasına sebebiyet vermediğinden mahkeme masrafı ve vekâlet ücretiyle sorumlu tutulmamalıdır. Bu hususlar üzerinde durulmadan davanın reddi doğru bulunmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 450,00 YTL duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.