Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6501 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5162 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk MahkemesiTarihi : 11.11.2014Numarası : 2012/43-2014/216Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, asıl dosya davalı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de davetiye masrafı bulunmadığından duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R - Asıl dava ve birleşen davada proje tadilat ve renovasyon bedellerinin tahsili kapsamında yapılan icra takibine itirazın iptâli ve icra inkâr tazminatının asıl ve birleşen dava davalılarından tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karar, asıl dava yönünden davacı vekili ve asıl dava davalısı E.. Emlak İnşaat ve Tic. Aş. vekilince temyiz edilmiştir.5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 2/3. maddesinde “bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleri, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri” ilim ve edebiyat eseri olarak kabul edilmiştir. Bir mimari projenin FSEK anlamında eser sayılabilmesi için, sahibinin özelliğini yansıtması gereklidir. Aynı Kanun'un 4/3. maddesinde göre, mimarlık eserlerinin de güzel sanat eseri olarak korunabileceği hüküm altına alınmıştır. Burada eser olarak korunan şey mimari proje sonucunda ortaya çıkan yapıdır. Mimarlık projesi, ilim ve edebiyat eseri olarak korunurken, proje sonucu ortaya çıkan yapının, estetik değeri olmak şartıyla güzel sanat eseri olarak bizzat kendisi korunmaktadır. Bu tanımlamalara göre projenin iş sahibi ile yapılan sözleşme kapsamında yapılıp bedelinin talep edilmesi ile FSEK kapsamında ilim ve edebiyat eseri kapsamında talepte bulunulmasının ayırımının yapılması gerekmektedir. Proje müellifiin iş sahibinin amacına uygun olarak yapacağı proje bedeli varsa kararlaştırılan bedel üzerinden Borçlar Kanunu kapsamında iş sahibinden talep edilebilir. Ancak projenin 5846 sayılı Kanun'a göre taşıdığı ilim eseri niteliği nedeniyle fikri hakka dayanılarak tecavüzün önlenmesi, telif hakkı, eser sahipliğinin tesbiti, tecavüz nedeniyle oluşabilecek talepler ise bu eylemleri gerçekleştiren tüm ilgililere karşı ileri sürülebilir. Bu iddiaların incelenmesi görevi ise Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görev alanında bulunmaktadır.Somut olayda davacı tarafından, davalıya proje tadilat ve renovasyon hizmeti verildiği iddia edilerek bedel talebinde bulunulmuş olup çizilen projelere tecavüzün önlenmesi, telif hakkı, eser sahipliğinin tesbiti, tecavüz nedeniyle tazminat istenmemiştir. Dava dilekçesinde 5846 sayılı Kanun'la korunan haklardan hiç birisine dayanılmadığından Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi davaya bakmakla görevli kabul edilemez. Bu durumda, davaya bakma görevi yetkili ve görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine aittir.Açıklanan gerekçelere göre, mahkemece; asıl dava yönünden mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, dosyanın talep halinde görevli ve yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, görev hususunun yanılgılı değerlendirmesi sonucu, işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, kararın diğer yönleri incelenmeksizin bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birl. dosya davacısına geri verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden asıl dosya davalısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 21.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.