Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6111 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1752 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Bodrum 3. Asliye Hukuk MahkemesiTarihi :23.10.2014Numarası :2013/511-2014/400Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden doğan alacak talebine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili; davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında davalıya ait Muğla ili Milas ilçesi, D.. köyü......parsel sayılı taşınmaz üzerine site inşaatı yapımı konusunda anlaştıklarını ve davacının edimini yerine getirdiğini davalının ise iş bedelini taşınmaz payı devri suretiyle ya da nakit olarak ödemediğini, müvekkilinin payına düşen 50.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş, davalıya usulüne uygun tebligata rağmen davalı duruşmaları takip etmemiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince yasal süresinde temyiz edilmiştir.Mahkemece davacı vekilinin 23.10.2014 tarihli duruşmadaki beyanı nazara alınarak esasa ilişkin hüküm kurulmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki usul hükümleri taraflardan biri yararına getirilmiş hükümler olmayıp, her iki taraf yararına getirilmiş kurallar olup, mahkemelerin bu kurallara uygun yargılama yapması gerektiği hususu her türlü izahtan varestedir. Bir başka deyişle; mahkemeler, usul hükümlerine uygun yargılama faaliyeti yapmak zorundadırlar.6100 sayılı HMK 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve dava bu kanunun yürürlükte olduğu 25.12.2013 tarihinde açılmıştır. O halde mahkemenin, bu kanunda yer alan usul hükümlerine uygun yargılama yapması gerekmektedir. Dava alacak davası niteliğinde olup, eda davası olmakla yazılı yargılama usulüne tabîdir.6100 sayılı HMK'da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar; 1-Davanın açılması ve dilekçeler aşaması, (Madde 118,126-136) 2-Ön inceleme, (Madde 137-142) 3-Tahkikat, (Madde 143-293) 4-Sözlü Yargılama (Madde 184-186) ve 5-Hükümdür. (madde 294). 1086 sayılı HUMK zamanında yazılı yargılama usulü 4 aşama (ön inceleme aşaması hariç) olarak düzenlenmiş ve bu aşamaların her biri bir diğerinin içine geçmiş şekilde olduğundan gereksiz işlem yapılmasına ve yargılamaların uzun sürmesine sebebiyet vermekte iken kanun koyucu bu sakıncaların önüne geçmek için bu aşamaları sıkı kurallara bağlamış ve bir aşama bitirilmeden diğer aşamaya geçmeyi engellemek istemiştir.Mahkemece, dilekçelerin (dava - cevap - cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri) karşılıklı verilmesinden sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirilir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir. (Madde 139). Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder (HMK 140/1 madde). Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları,tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu teşvik özellikle yasak savma yada kanuni gerekliliğin yerine getirilmesi amacıyla değil,sonuca odaklanmak suretiyle gerçekten tarafların uyuşmazlığı bitirmeleri yönünde teşvik edecek şekilde yapılarak bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder (HMK 140/2 madde). Bu yönde bir kanaat edinmediği takdirde ;ön incelemeye devam ederek ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür (Madde 140/3). Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir (Madde 140/5). Özellikle dikkat edilmesi gereken nokta; ön inceleme duruşması tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği hususudur (Madde 137/2).Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def'ileri inceleyerek karara bağlar (Madde 142/1). Mahkemece ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra tahkikat işlemine gerek olmaması halinde nihai bir karar verebilir (HMK madde 138-142). Mahkemece ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması ya da hak düşürücü süre nedenlerin gerçekleşmesi gerekir. Bir başka deyişle ön inceleme duruşmasında verilecek kararlar usule ilişkin kararlar ile sınırlı olup, davanın esası hakkında (feragat, sulh, kabul gibi davayı sona erdiren taraf işlemleri hariç) karar verilemez. Bu hususlar dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra taraflar tahkikat için duruşmaya davet edilir. Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri bildirilir (Madde 147).Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir (Madde 186).Bu genel anlatımlar ışığında somut olaya gelince; dava, 25.12.2013 tarihinde usulüne uygun olarak açılmış, 26.12.2013 tarihinde tensip tutanağı düzenlenmiş, davalıya ön inceleme duruşmasına çağrı kağıdı 22.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak davalı taraf ön inceleme duruşmasına katılmadığı gibi kendisini de vekil ile temsil ettirmemiş,esasen bahsi geçen duruşmada usulünce ön inceleme duruşması da yapılmamış,davalı tarafa gider avansını ikmâl etmek üzere ve ayrıca talebi gereğince süre verilmesine şeklinde ara kararı verilerek duruşma 23.10.2014 tarihine ertelenmiş ve bu celsede davacı vekilinin beyanı esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece usulüne uygun ön inceleme aşaması tamamlanmadan tahkikat aşamasına geçilmiştir.Bu nedenlerle; mahkemece 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun ön inceleme duruşması yapılmadan tahkikata geçilerek davalı tarafın tahkikat duruşmasına davet edilmeksizin esasa ilişkin karar verilmek suretiyle davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırı davranılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre de; davacı tarafın dava dilekçesinde dayandığı delillerin HMK'nın 140/5. maddesi kapsamında somutlaştırması sağlanmadan,dayandığı tanık delili aynı kanunun 240. maddesi gereğince belirli hale getirilip tanık dinlenip dinlenmeyeceği karara bağlanmadan, özellikle Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi başlıklı 31. maddesi kapsamında araştırma yapmaksızın, yine aynı kanunun 288. maddesi gereğince keşif yapılmasına gerek bulunup bulunmadığı tartışılmadan, davacı tarafın dayandığı ve karar duruşmasında belirtiği sözleşmenin sıhhâti aynı kanunun 169 ve devamı madde hükümleri gereği gerektiğinde davalı isticvap edilmek suretiyle belirlenmeden, uyulması zorunlu usul hükümleri gözardı edilmek suretiyle hükme varılması doğru olmamıştır.O halde mahkemece yapılması gereken iş; yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere tarafların yeniden usulünce ön inceleme duruşmasına davet edilerek ön inceleme duruşmasının 6100 sayılı HMK'nın 137 ve devamı maddelerine uygun olarak yapılması, bundan sonra tahkikata geçilmesi, tahkikatta tarafların dayandıkları delillerin toplanması, diğer yargılama aşamalarına da dikkat edilmek suretiyle toplanan delillere göre karar vermekten ibarettir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.