Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5872 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4603 - Esas Yıl 2006





Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık eserin ayıplı yapılması sebebiyle uğranılan zararın tazminine ilişkin olup mahkemece davalının zamanaşımı def'inin kabulüyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar BK'nın 126.maddesinde 5 yıllık zamanaşımı süreleri düzenlenmiş ise de aynı maddenin 4. fıkrasında (müteahhidin kastı veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş, bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar) hariç tutulmuştur. Böylece bu tür davaların 10 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğu vurgulanmıştır. Dava konusu olayda davalının yaptığı inşaatın zemininin geçici kabulü 31.08.1994, diğer kısmın geçici kabulü ise 22.10.1996 tarihinde yapılmıştır. Eserin teslimi için kesin kabulün yapılması zorunlu kılınan hallerde zamanaşımının kesin kabulün yapıldığı tarihten, kesin kabul yapılmamış ise kesin kabulün yapılması gereken tarihten başlayacağı Dairemizin yerleşik içtihatları gereğindendir. Bu durumda davanın BK.126/IV. maddesindeki 10 yıllık süre geçmeden açıldığı ortadadır. Ancak davalı tarafından inşaa olunup davacı tarafından kötü yapıldığı iddiası ile yıktırılan inşaatın yıkımına neden olan etkenlerin BK.126/IV. maddesinde sayılan hallere girip girmediği belirlenmediğinden mahkemece mahallinde keşif yapılıp bilirkişi raporu alınarak olayda 5 yıllık mı ya da 10 yıllık mı zamanaşımı süresinin uygulanacağı araştırılarak davanın 5 yıllık zamanaşımı süresine ait olduğunun anlaşılması halinde dava şimdiki gibi reddedilmeli, aksi takdirde inşaatın müteahhidin kasıt veya ağır kusuru ile işi yerine getirmediği ve bilhassa ayıplı malzeme kullandığı veya ayıplı bir iş meydana getirdiğinin anlaşılması halinde ise işin esasına girilerek davacının zararı belirlenerek hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan verilen karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 01.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.