Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5634 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3960 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Gölbaşı 2. Asliye Hukuk Hakimliği Tarihi :10.09.2014Numarası :2013/23-2014/359Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmişolmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, faiz alacağının ve davalı tarafından temin edilmesi gerekirken davacı tarafından temin edildiği iddia edilen demirin bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;Taraflar arasında davalı iş sahibi kooperatife ait A1 ve B1 parsellerde bulunan villalardaki bir kısım imalâtların yapılması konusunda 01.04.2008 tarihli sözleşme ve 01.07.2008 tarihli ek sözleşmeler imzalanmıştır. Davacı bu sözleşmelerin yüklenicisi, davalı ise iş sahibidir. Davacı yüklenici davasında, sözleşmede belirtilen iş bedellerinin belirtilen vadelerinde ödenmemesi nedeniyle 1.000,00 TL faiz alacağının ve sözleşme hükümleri uyarınca demirlerin davalı tarafından temin edilmesi gerektiği halde kendisi tarafından temin edilmesi nedeniyle yine 1.000,00 TL alacağının tahsini istemiştir. Yargılama sırasında istemini ıslah ederek, faiz alacağını 71.405,00 TL'ye, demirden kaynaklanan alacağını ise 18.573,00 TL'ye çıkarmıştır.Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 113/2. maddesinde; evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neş'et eylemiş olmadıkça bu faizlerin talep edilemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı düzenlemeye 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 131/2. maddesinde de yer verilmiştir. Şu halde, alacaklı asıl alacağı tahsil ederken faiz hakkını saklı tutmamışsa ya da halin icabından saklı tuttuğu anlaşılamıyorsa faiz isteme hakkı düşmüş olmaktadır. Ödemelerin banka yoluyla yapılmış olması ihtirazi kayıt zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Dosya kapsamından, davalının ödemeleri banka kanalıyla yaptığı anlaşılmaktadır. Davacının ise bankadan bu alacağını tahsil ederken faiz hakkını saklı tuttuğu iddia ve ispat edilememiştir. Öte yandan, davacı tarafından davalıya gönderilen 25.12.2009 ve 21.05.2010 tarihli ihtarnamelerde de faiz hakkının saklı tutulmadığı anlaşılmaktadır. Halin icabından da faiz hakkının saklı tutulduğuna dair dosyaya herhangi bir delil ibraz edilememiştir. Bu durum karşısında davacının yukarıda sözü edilen yasa maddeleri karşısında faiz isteme hakkı düştüğünden bu yöndeki istemin reddine karar vermek gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacının demir bedeli talebine yönelik incelemeye gelince: Taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin eki keşif özetinin 2. maddesinde demirin iş sahibi tarafından temin edileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Şu halde, inşaatta kullanılacak demir iş sahibi tarafından temin edileceğinden, davacı yüklenici demirin kendisi tarafından temin edildiğini ileri sürmekle sözleşmenin aksine olan bu iddiasını ispatlamak zorundadır. Dosya kapsamından davacının bu iddiasını ispata yarar delil ileri süremediği anlaşılmakta ise de, davalı iş sahibi yargılama aşamasındaki savunmalarında sadece 34 adet villanın bodrum katında kullanılan hasır demirin davacı tarafından temin edildiğini beyan etmiştir. Bu beyan davalıyı bağlayıcı niteliktedir ve davacı yüklenici davalı tarafından kabul edilen 34 adet villanın bodrum katında kullanılan hasır demirin bedeline hak kazanır. Bu itibarla sadece davalının kabulünde olan ve 34 adet villanın bodrum katında kullanılan hasır demirin fiyatının bilirkişiye hesap ettirilip kanıtlanan ödemeler düşüldükten sonra varsa davacının bu kalem alacaktan dolayı alacağının hüküm altına alınması gerekirken, davacı tarafından yasal delillerle ispatlanamadığı halde tüm inşaatda kullanılan demirin hesap ettirilerek hüküm altına alınması da doğru değildir. Öte yandan, demir alacağı ile ilgili olarak taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde kesin vade olmadığı gibi, davacı gönderdiği bir ihtarla da davalıyı temerrüde düşürmemiştir. Şu halde, belirlenen demir alacağının dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar vermek gerekirken 01.04.2008 tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz alacağının da hüküm altına alınması doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalının diğer temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.