Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5332 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 2305 - Esas Yıl 2003





Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Yanlar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Yasasının 355. maddesinde tanımlanan ve karşılıklı haklar ve borçlar içeren iki taraflı sözleşmelerden sayılan "eser" sözleşmesinin bir türü olan ve Beyoğlu Üçüncü Noterliğince zorunlu şekil koşuluna uygun olarak düzenlenen 29.4.1999 tarihli ve 13106 yevmiye numaralı "Kat Karşılığı inşaat Sözleşmesi"nden kaynaklanmaktadır. Davacılar arsa iş sahipleri, davalı ise yüklenicidir.Yanlar arasındaki 29.4.1999 tarihli bu sözleşmenin 7. maddesi hükmü gereğince; davacılar, yüklenici davalının arsa için belediyelere ödediği (10.600) Alman Markını, inşaatın ikinci tabla betonunun atılmasına kadar ona geri ödemeyi kabul etmişlerdir. Belirtilen sözleşmenin bu hükmü gereği olarak da, davacılardan Yasemin ve Canan tarafından imzalanıp keşide olunan ve (10.600) Alman Markı tutarlı; 7.1.2000 vade ve 29.4.1999 keşide tarihli olan ve Türk Ticaret Kanununun 688. maddesinde öngörülen zorunlu unsurları içerdiğinden hukuksal niteliğince "kambiyo senedi" sayılan "bono" davalı yükleniciye lehtarı sıfatıyla verilmiştir. Ayrıca, açıklanan bu düzenleme, sebebi bononun arkasına da yazılarak, altı keşideciler tarafından imzalanmıştır.Türk Ticaret Kanununun 559. maddesinde kambiyo senetlerinin ilke olarak "sebepten yoksun" olduğu kabul edilmekte ise de; 12.4.1933 gün ve 30/6 sayılı YlB. kararı uyarınca, kambiyo senedi keşidecisi, senedin belli bir sebeple düzenlenmiş olduğunu ve daha sonra da sebebin gerçekleşmemesi sonucu tamamen yahut kısmen bedelsiz kaldığını kesin ve yazılı yasal delillerle kanıtlayabilir. Somut olayda da, bono keşidecileri davacılar, bononun arkasındaki yazı kapsamı ve yanlar arasındaki sözleşmenin 7. maddesi hükmü ile bononun "sebepli" olarak keşide olunduğunu kanıtlamışlardır. Davacılara ait tapu tahsis belgeli arsanın tapuya dönüştürülebilmesi bedelinin yüklenici tarafından ödenmesinin yüklenilmiş olmasının "teminatı" olarak ve bu sebeple bono düzenlenip keşide olunmuştur. Yüklenici ve bono lehtarı Mehmet Ali'nin ise, inşaat yapılacak arsanın ilgili belediyelere ödenmesi gereken bedelinin sadece (1.558.052.000) TL. tutarındaki kısmını ödemiş olduğu mahkemece tesbit olunmuştur. Yüklenici tarafından yüklenilen bu ödemelerin Alman Markı karşılığı olduğu ve arsa sahiplerinin de geri ödemeleri bu yabancı para üzerinden yapacakları, hem yanlar arasındaki sözleşmenin 7. maddesinde kararlaştırılmış ve hem de bono Alman Markı olarak düzenlenmiş olmakla borçlu keşidecilerce de kabul edilmiştir. O halde, yanlar arasında sözleşme ile kararlaştırılmış olduğundan 14.11.1990 tarih ve 3678 sayılı Yasanın 29. maddesi ile değişik Borçlar Yasasının 83. maddesi gereğince yüklenici davalı, yaptığı ödemenin Alman Markı karşılığını aynen yahut vade veya fiili ödeme günündeki Merkez Bankasınca belirlenen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası tutarını isteyebilir. Buna göre, mahkemece yapılacak işin; yukarda açıklanan hukuksal durum gözetilerek, yüklenici tarafından arsa sahiplerinden geri istenebilecek (1.558.052.000) Türk Lirasının bononun keşide tarihi olan 29.4.1999 tarihi itibariyle Alman Markı efektif satış kuru karşılığının sorulup tesbitiyle bu miktarın belirlenecek kur karşılığına bölünmesiyle bulunacak Alman Markının sabit paritesi ile çarpılıp "EURO" tutarının belirlenip, Borçlar Yasasının 83. maddesi uygulanarak hüküm altına alınmasından ibaret olması gerekirken; yazılı şekilde (1.558.052.000) TL.nin aynen davacılardan alınıp yüklenici davalıya verilmesine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bu hukuksal nedenle bozulması gerekmiştir.Sonuç : Yukarıda (1.) bentte belirtilen nedenlerle davalı karşı davacı Mehmet Ali'nin sair temyiz itirazlarının reddine, (2.) bentte açıklanan sebeplerle de temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalı karşı davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı davacıya geri verilmesine, 10.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.