Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4946 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1692 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Antalya 1. Asliye Ticaret MahkemesiTarihi :30.10.2014Numarası :2011/306-2014/451Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat M..S.. geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan yapılan gider ve kazanç kaybından doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili; davacı müvekkili ile davalı arasında 15.09.2004 tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, işe başladıktan sonra davalının bu arsayı üçüncü bir kişiye sattığını, alan üçüncü kişinin aldıktan sonra inşaata başladığını,yaptığı masraflar ve kazanç kaybından doğan alacağın davalı tarafından ödenmemesi üzerine bu bedelinin tahsili amacıyla Antalya 6. İcra Müdürlüğü'nün 2007/2983 Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve %40'tan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise, akdi feshettiğini karşı tarafa bildirdiğini ve sözleşme tarihinden 45 gün sonra arsayı üçüncü kişiye sattığını, mahrum kalınan kâr için 100,00 TL ödeme yaptığını ve davacının ödemesi gereken kira bedeli ödemediğini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 05.04.20011 tarih ve 2010/1939 Esas, 2011/2072 Karar sayılı kararı ile esastan bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama sonrasında davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karar, taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Antalya 6. İcra Müdürlüğü'nün 2007/2983 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 10.000,00 TL asıl alacak ve 7.460,82 TL işlemiş faiz olmak üzere 17.460,82 TL üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 18.05.2007 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 18.05.2007 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama sürecinde mahallinde keşif yapılmak suretiyle; inşaat mühendisinden alınan 10.09.2008 tarihli birinci bilirkişi raporu esas alınarak verilen hükmün Dairemizce esastan bozulması üzerine, bozma sonrası yeni bir heyetten 19.07.2008 tarihli bilirkişi raporu alınmış, itiraz üzerine mahallinde keşif yapılarak ikinci bir heyetten 30.01.2014 tarihli bilirkişi raporu alınmış ve bu raporlar dayanak alınarak hüküm oluşturulmuştur. Bozma sonrası alınan bilirkişi raporları arasında büyük oranda çelişki bulunduğu halde çelişki giderilmeden hüküm kurulması doğru olmamıştır.Alınan iki bilirkişi heyeti raporu hükmüne uyulan bozma ilâmına uygun olmadığı gibi, raporlar arasında büyük oranda (beş misline yakın) ve açık bir şekilde çelişki bulunduğu anlaşılmakta olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/3. maddesi uyarınca raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine çelişkili raporlar dayanak alınarak karar verilmiş olması hatalıdır.O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK'nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak yeniden seçilecek konusunda uzman makine, inşaat ve elektrik mühendislerinden oluşacak bilirkişiler kurulu aracılığıyla gerektiğinde yerinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli, hükmüne uyulan bozma ilâmının gereklerini yerine getirir nitelikte rapor alınarak, daha önce alınan raporlar arasındaki çelişkiler giderilmek suretiyle sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 325. maddesi hükmü de gözetilerek hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.Çelişkili ve denetime uygun olmayan rapor esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.