Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4940 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4898 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemiyle açılmış bulunan alacak davası olup; mahkemece kat malikleri kurulunun tüzel kişiliği bulunmadığı gerekçesiyle husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un amaç başlıklı 1. maddesi, "Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir." şeklindedir. Kanun'un tanım başlıklı 3. maddesinin (ı) bendi, "Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi", (k) bendi, "Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi", (l) bendi "Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder" şeklindedir. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. Açıklanan hususlar gözetildiğinde eser sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının anlaşılabilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer yanın ise satıcı/sağlayıcı olması gerekir. Bu koşulların bulunması halinde tüketici işleminden ve sonuçta da görevli mahkemenin "tüketici mahkemesi" olduğundan söz edilebilecektir. Ayrıca görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınmalıdır ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olamaz. 6502 sayılı Yasa'nın 73/1. maddesi uyarınca bu kanun kapsamında sayılan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemeleri görevli, aksi halde ise genel mahkemeler görevlidir. Dava konusu uyuşmazlıkta, taraflar arasında davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa kapsamında eser sözleşmesi ilişkisinin mevcut olduğu iddia olunup; davacı yüklenici (sağlayıcı), davalı iş sahibi (tüketici) ve taraflar arasındaki ilişki ise tüketici işlemidir. Bu durumda anılan Yasa uyarınca davaya bakmaya tüketici mahkemesinin görevli olduğu ve bu nedenle tüketici mahkemesi sıfatıyla işin esasına girilip, tarafların delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 30.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.