Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4783 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1383 - Esas Yıl 2015
Mahkemesi :Ankara 16. Asliye Hukuk MahkemesiTarihi :26.03.2013Numarası :2011/307-2013/146Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı ile davalılar M.. İ... ve E.. F.. vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan yükleniciye yapılan fazla ödemenin yüklenici ve sorumlu idare çalışanlarından tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın yükleniciler yönünden kısmen kabulüne ve idare çalışanları yönünden reddine dair verilen karar, davacı iş sahibi idare ile davalı yüklenici şirket ve davalı yüklenici E.. F.. vekillerince temyiz edilmiştir.Gerek dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 73. maddesi gerekse yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 27. maddesi gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir. Yine Anayasa'nın 36. maddesi ile İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen "Adil Yargılanma Hakkı"nın en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; davalının, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle; mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulüne uygun bir şekilde davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkânı verilmesi; kendisine, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur.Diğer taraftan; taraf teşkiline ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece veyahut temyiz incelemesi sırasında Yargıtayca re'sen nazara alınır. Taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilerek karar verilmesi mümkün değildir.Somut olaya dönüldüğünde; dava dilekçesi, davalı şirkete “Yetkili E.. F..” denilmek suretiyle tebliğ edilmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerin incelenmesinden, bu şirketin yetkilisinin M..F.. olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davalı şirkete dava dilekçesinin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiğinden söz edilemez. Bu haliyle yukarıda açıklanan hukuki düzenlemelere uyulmaksızın davalı şirketin hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak, usulen davaya katılımı da sağlanmadan hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün başka yönleri incelenmeksizin bu yönden bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı şirket vekilinin diğer, davalı E.. F.. ile davacı idare vekillerinin bütün temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin ve Yargıtay başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davacıya, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı M.. İ...'ye geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.