Mahkemesi :Serik 3. Asliye Hukuk HakimliğiTarihi :14.10.2014Numarası :2014/283-2014/387Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat C..T.. geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle yükleniciye ödenen iş bedelinin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne dair verilen karar, davalı yüklenici şirket vekilince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilâmı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Sözleşme ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 360/I. maddesi uyarınca; yüklenici tarafından imâl edilen eser, iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet kurallarına göre kabulüne zorlanamayacak derecede ayıplı olması halinde iş sahibi, eseri kabulden imtina edebilir.Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarına göre, eserin kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olduğu tespit edildiğinden, iş sahibi şirket 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 360/I. maddesi uyarınca, eseri kabulden imtina ederek, ödediği bedelin iadesini istemekte haklıdır. Mahkemece, bu yönde uygulama yapılmasında temel olarak hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bununla birlikte, taraflar arasında akdedilen sözleşmede iş bedeli 125.000,00 € + KDV şeklinde kararlaştırılmış olmasına karşılık, mahkemece iş sahibinin bu iş nedeniyle yükleniciye ödemiş olduğu bedel konusunda bir araştırma yapılmadan, 141.406,74 euronun davalı yüklenici şirketten tahsiline karar verilmiş olması doğru değildir.Diğer taraftan; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 26. maddesinde aynen "Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir." düzenlemesine yer verildiğinden, iş sahibine iade edilecek KDV'nin de euro para biriminden değil, Türk Lirası üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması zorunludur. Karar, bu kurala da uygun düşmemiştir.Mahkemece yapılacak iş; dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek, dosyaya sunulan belgeler dikkate alınarak euro üzerinden yapılan toplam ödemenin belirlenmesi ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca yapılacak hesaplama ile Türk lirası cinsinden KDV'nin tespiti, sonucuna göre hüküm kurulmasından ibarettir.Açıklanan ilkelere uygun düşmeyen eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayanan kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı yüklenici şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davalı yüklenici şirket yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.