Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptâline ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince temyiz olunmuştur. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekili, müvekkilinin yüklenici olup, davalının bazı tadilat işlerini yaptığını, ancak iş bedelinin ödenmediğini, bu bedellerin tahsili için başlattığı takibe de itiraz ettiğini ileri sürmüş ve itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı ise, yapılan tadilatlarda eksiklikler bulunduğu gibi, 12.000,00 TL bedelle anlaştıklarını, bu bedelden 7.000,00 TL'nin elden ödenip geri kalan bedelin ise posta havalesi ile ödendiğini, takibin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, iş bedelinin 12.000,00 TL olup, bu miktardan peşin ödenen 2.000,00 TL ile, taksitler halinde posta havalesiyle ödenen 4.500,00 TL'nin mahsubu sonucu 5.500,00 TL üzerinden itirazın iptâli ile icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir. Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin bedelinin vergi dairesince düzenlenen resmi tutanakla 12.000,00 TL olduğu davacı yüklenici tarafından belirtilmiş, davalı tarafça da bedelin bu miktar olduğu bildirilmiştir. Bu durumda sözleşmenin kurulduğu 2013 tarihi itibariyle TBK'nın 470. maddesi uyarınca götürü bedelli olduğu anlaşıldığı gibi esasında mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Peşinat olarak 2.000,00 TL'nin ödendiği de uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ayıp bedelinin ve yapılan ödemelerin mahsubundan kaynaklanmaktadır. Mahkemece takipten sonra ödenen 4.500,00 TL'nin mahsubu ile hüküm kurulmuştur. Oysa bu ödemelerin icra müdürlüğünce TBK'nın 100. maddesi gözetilerek mahsubu gerekir. Öte yandan teknik bilirkişi raporuyla saptanan 900,00 TL ayıbın giderim bedeli de mahsup edilmemesi de hatalıdır. Ayrıca, İİK'nın 67/II. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olmasının yanında alacağın likid (belirlenebilir) olması gerekir. Oysa alacak miktarı yargılamayı gerektirdiği gibi bilirkişi raporuyla saptanmıştır. Bu nedenle borçlunun itirazında tamamen haksız olduğu düşünülemez ve bu durumda alacağın likid olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı istemi de yerinde değildir.Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş; iş bedeli olan 12.000,00 TL üzerinden ispatlanan 2.000,00 TL ödeme ve ayıbın giderim bedeli 900,00 TL'nin mahsubuyla 9.100,00 TL üzerinden itirazın iptâli ile takibin devamına ve takip ve davadan sonra icra dosyasına yapılan ödemenin tarih ve miktarı belirtilerek 6098 sayılı TBK'nın 100. maddesi uyarınca icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazara alınmasına karar verilmesi ve şartları oluşmadığından icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmesinden ibarettir.Hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi doğru olmamış, kararın taraflar yararına bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.