Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4503 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3063 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Sulh Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, satım sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili, istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın reddine, dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraflar arasında tarım ilacı satışından kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu, faturalardan kaynaklanan 6.413,37 TL alacağın ödenmediğini ve ... .. Müdürlüğü'nün .. sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı dayanılan belgelerin alacağın ispatına yeterli olmadığı, malların teslimine ilişkin belgelerde davalı imzası bulunmadığı, imza karşılığı teslim olunmayan malların bir an için alındığı ve imzaların davalıya ait olduğu kabul edilse bile alışverişin peşen yapıldığının kabulü gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi ile teslim belgelerindeki imzanın davalıya ait olmadığının anlaşıldığı belirtilerek davanın reddine, ve 1.282,67 TL kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, satım sözleşmesine dayalı olarak bakiye satış bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.Davacı alacağa konu malların teslim edildiğine dair bir kısım sevk irsaliyeleri sunmuş olup .... alınan .. tarihli raporda ,,, ..., .., .., .., ..., .. numaralı sevk irsaliyelerinde ... - ... kaşesi üzerine atılı imzaların ...'ın eli ürünü olduğu belirtilmiştir. Aynı yerden alınan 10.12.2014 tarihli raporda davalı yönünden inceleme yapılmış ve ıslak imza bulunan belgeler üzerindeki imzanın davalıya ait olup olmadığının tespit edilemediği bildirilmiştir.Bir kimse bizzat kendisi tarafından yapılan sözleşme ve işlemlerle borç altına girebilir ise kanuna uygun biçimde kendisi namına başkası tarafından yapılan sözleşme ve işlemler ile de borç altına girebilir. Bir kimsenin kendisi adına yapılan işlemlerle borç altına girebilmesi bakımından 818 sayılı Borçlar Kanunu'ndaki hükümlerin gözetilmesi gerekir. Bunlar BK 32 vd. maddelerde düzenlenen temsil hükümleri, 449 vd. maddelerde düzenlenen ticari temsilciye ilişkin hükümler ve 453. maddede düzenlenen ticari vekillere ilişkin hükümdür. Dosyaya sunulmuş olan sevk irsaliyelerindeki imzanın davalıya ait olduğunun kanıtlanmamış olması nedeniyle mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda sözü edilen temsile dair hükümlere göre bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Oysaki alınan raporda bir kısım sevk irsaliyelerdeki imzanın ...'a ait olduğu belirtilmiş ve davalı kaşesi üzerine imzalar atılmış olmasına göre, bu kişinin temsilci, ticari temsilci veya ticari vekil olarak davalı namına işlem yapan kişi olup olmadığı, yetkisi olmaksızın işlem yapmış olmasına rağmen yaptıkları işlemlere onay verilip verilmediğinin araştırılarak sonucuna göre davalının, davaya konu edilen borçtan sorumlu olup olmadığının saptanması gerekirken bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece sevk irsaliyelerinde imzası bulunan ...'ın davalının yetkilisi ya da çalışanı olup olmadığı araştırılmalı ve ayrıca davalı defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.Kabule göre de davanın reddi yanında davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ise de İİK 67. madde gereğince alacaklının takibinde haksız çıkması yanında takibinde kötü niyetli olması halinde kötü niyet tazminatına hükmedilebilir. Alacağın ispatlanmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğrudan kötüniyetin varlığını ortaya koymaz. Davalının kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığı ve reddi gerektiği halde kötüniyet tazminatına hükmedilmesi de doğru olmamış kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere .. gününde oybirliğiyle karar verildi.