Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4468 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3143 - Esas Yıl 2016
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle açılmış alacak davasıdır. Davacı kooperatif iş sahibi, davalı şirketler ise yüklenicidir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.Yargılama safahatı incelendiğinde; davalı .... Tic. A.Ş'nin adresi dava dilekçesinde ''Organize Sanayi Bölgesi 8. Cadde No:16 ...'' diğer davalı ... Özel Eğitim Öğretim Hizmetleri Tur. İnş. San. Tic. A.Ş adresi dava dilekçesinde ''... Mah. ... Sk. .... İşhanı ...'' olarak gösterilmiş, dava dilekçesi bu adreslere tebliğe çıkarılmış,bu adreste davalı şirketlerin bulunamaması üzerine tebligat memuru tarafından muhatapların adresten taşındığı gerekçeleri ile tebligatlar iade edilmiştir. Bunun üzerine mahkemece, davalı şirketlerin adresi Ticaret Sicilinden sorulmuş, ... Ticaret Sicil Memurluğu’nun 26.01.2011 tarih 1557 sayılı yazısıyla davalı .... Tic. A.Ş'nin adresi ''Organize Sanayi Bölgesi 8. Cadde ...'' diğer davalı ... Özel Eğitim Öğretim Hizmetleri Tur. İnş. San. Tic. A.Ş adresi ''... mah. ... sk. No:1 ... işhanı kat 2/7 ...'' olarak bildirilmiş ancak mahkemece, bu adreslere TK'nın 12. maddesi uyarınca tebligat çıkarılması, tebligatların yine iade edilmesi halinde de Ticaret sicil tarafından bildirilen adreslere TK'nın 35. maddesi uyarınca tebligat çıkarılması gerekirken; yine dava dilekçesinde yazılı adreslere dava dilekçesi TK’nın 35. maddesine göre tebliğ edilmiş olup, Ticaret Sicilden bildirilen adrese daha önce normal tebligat çıkarılmadığı için, bir başka deyişle davalı adına çıkarılan ilk tebligat adresinin Ticaret Sicil Memurluğundan bildirilen adres ile birebir aynı olmadığından Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan bu tebligatın geçerli olduğundan bahsedilemez. Öte yandan, mahkemece, gerekçeli kararın da Ticaret Sicil tarafından bildirilen adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakta olup, Tebligat Kanununun Okundu.35. maddesine göre tebligat yapılmasının ön koşulu olan daha önce aynı adreste tebligat yapılmış olması ya da Ticaret Sicilden bildirilen adrese tebligat yapılamamış olması koşulları gerçekleşmediğinden bu tebligatların geçerli olduğu kabul edilemez. Davalılar vekili, 11.08.2015 tarihli temyiz dilekçesi ile bu kararı temyiz etmiş ve temyiz dilekçesinde esas karara ilişkin temyiz sebeplerini de ileri sürmüş bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın “Hukukî Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 27. maddesinde “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenme hakkı; davalının, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle; mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulüne uygun davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkanı verilmesi, davalıya, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur. Usulüne uygun tebligatın amacı, davalıya savunma hakkının sağlanmasıdır. Somut olaya gelince; 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesince düzenlenen hukuki dinlenme hakkı kapsamında davalılara, usulüne uygun savunma hakkı tanınarak delillerinin toplanıp değerlendirilmesinden sonra karar verilmesi gerektiği halde, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. madde hükmüne aykırı şekilde tebligat yapılmak suretiyle, taraf teşkili tamamlanmış gibi usulüne uygun taraf teşkili sağlanmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 31.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.