Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4388 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 704 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:- K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptâli istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince temyiz olunmuştur.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekili, müvekkilinin tekstil mühendisi olduğunu, tekstil makinelerin yapım ve tamiratı işi ile uğraştığını, davalının ise tekstil işi ile iştigal ettiğini, müvekkiline iş yerinde kullanılmak üzere makine yaptırdığını, makine bedeli için düzenlenen 18.07.2013 ve 15.07.2013 tarihli fatura bedellerinin kısmen ödenmesine rağmen, 71.980,00 TL'nin ödenmediğini, başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptâli ile takibin devamı ve % 20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise, davacının imal ve montajını yaptığı işlerin sözleşme hükümlerine uygun olarak tamamlanmadığını, gönderilen ihtara da cevap vermediğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/278 D.iş dosyasında tespit yaptırdığını, davacı tarafa peşin ödenen ve çeklerle yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan 21.980,78 TL'nin de icra dosyasına ödendiğini, yapılmayan işin bedelinin istenemeyeceğini, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Uyuşmazlık niteliği itibariyle imzalandığı 17.06.2013 tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen "eser sözleşmesi" niteliğindedir. Sözleşme götürü bedelle düzenlenmiş olup, KDV hariç 50.000 euro olarak anlaşma yapılmıştır. Sözleşmede imalât ve malzeme hatalarına karşı 2 yıllık garanti de bulunmaktadır. Davalı yan ayıp iddiasında bulunmuş, bu konuda tespit yaptırmış, ancak bilirkişi raporu davacı yükleniciye tebliğ edilememiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere sözleşmede garanti hükmü bulunduğundan ayıp ihbarına gerek bulunmadan garanti süresi içerisinde sorumluluk yükleniciye aittir. Öte yandan iş bedelinin hesaplanmasında TBK'nın 480. maddesinde düzenlenmiş olup, mülga 818 sayılı BK'nın 365. maddesindeki düzenleme ile paralel hükümler getirilmiştir. Götürü ücret işin başında sabit ve kesin olarak kararlaştırıldığı için, kural olarak sonradan artırım talebinde bulunulamaz. Eser, sözleşme ile kararlaştırılan ücretten daha yüksek bir fiyata mal olsa bile, yüklenici ücretin artırılmasını talep edemez (TBK'nın madde 480/III, BK'nın madde 365/III). Bu yüzden maliyet artışlarından kaynaklanan riski yüklenici taşır. Diğer taraftan eser başlangıçta tahmin edilenden daha az emek ile meydana getirilse dahi, iş sahibi bedelin tamamını vermek zorundadır. Götürü bedelle eser sözleşmesinde iş bedelinin belirlenmesinde fiziki oran kurularak hesaplama yapılmalıdır. Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları da bu yöndedir. Fizik oran kurulurken de, eserdeki ayıp ve eksikler gözönüne alınmalıdır. Öte yandan mahkemece alınan bilirkişi raporu ile davalı iş sahibi tarafından yaptırılan tespitte alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilmeden hüküm kurulmuştur. Oysa gerçeğin ortaya çıkması için raporlar arasındaki çelişkinin de giderilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş, yüklenici alacağının hesaplanabilmesi için konusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla eserde bulunan eksik ve ayıplara dikkate alınıp düşülmek suretiyle gerçekleştirilen imalâtın işin bütününe göre fiziki oranının tespiti ve toplam iş bedeline uygulanarak hakedilen iş bedelini bulmak ve kanıtlanan ödemeler düşüldükten sonra bakiye üzerinden hüküm kurmaktan ibarettir. Bu hususlar gözününe alınmadan, hatalı değerlendirmelerle ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmamış, kararın taraflar yararına bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden taraflar yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.