Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4249 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5002 - Esas Yıl 2012
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R -Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece ıslah ile arttırılan miktar da dikkate alınarak davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.2-Yanlar arasında tarihsiz daire karşılığı iş anlaşması başlıklı olarak düzenlenen sözleşme ile davacı yüklenici, davalı iş sahibine ait inşaatlarda sıva işlerinin yapımını üstlenmiştir. Yapılan iş karşılığı 2 dairenin verilip yıl sonu hesap görülerek yüklenicinin alacağının daireye mahsup edileceği de kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamından davalı iş sahibince davacıya bir kısım nakit ödemeler yapılmış olmakla birlikte, dairelerin verilmediği anlaşılmaktadır. Davacının yapmayı üstlendiği iş bedeli yazılı olmadığı gibi ne şekilde belirleneceği de d??zenlenmemiştir. Davanın açıldığı ve akdî ilişkinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi hükmüne göre iş bedelinin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre tespiti gerekmektedir.Bu durumda mahkemece öncelikle taraflardan sorulmak ve mevcut delillere göre inceleme yapmak suretiyle davacının sözleşme ile üstlendiği işleri yaptığı tarihler tespit edildikten sonra hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla sözleşme kapsamında gerçekleştirilen imalâtın yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre bedeli hesaplattırılıp bulunacak rakamdan kanıtlanan ödemeler düşüldükten sonra varsa kalan miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak dava tarihine göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulü doğru olmamıştır.Öte yandan sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması zorunludur. Somut olayda kararlaştırılan kesin vade olmadığı gibi davalı davadan önce usulen temerrüde düşürülmemiştir. Bu halde kabul edilen alacağın dava edilen kısmına dava tarihinden ıslah ile arttırılan bölümüne de ıslah harcının yatırıldığı tarihten faiz yürütülmesi yerine alacağın tamamı için dava tarihinden faiz uygulanması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.Kararın belirtilen bu sebeplerle bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 01.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.